Arabası afilli
Kendisi karanfilli
Övgüler düzer avına
Görmedim böyle dilli
Ta uzaktan tanır cevheri
Tuhaf
Kapılar kapalı sımsıkı
Yürekler yumruk gibi
Nefesler tutulmuş ölümüne
Ne fer kalmış gözlerde,
Ne de o keskin irade.
Sevgi olmadan hiç bir şey olmaz diyerek başlamak istiyorum.....Küçücük bir çocuğun tek istediği şey biraz sevgidir..Hatta tüm canlıların...Ama ben insana verilmeyen sevginin neticelerinden bahsedeceğim....Doğal olarak işi bebeklik ve çocukluk dönemine inerek irdelemeye çalışacağım....
Bebekler ilk annelerinin teması ile tanışırlar sevgiyle.Kucak demek sevgi demektir.Ten teması zaten sevginin en uç noktasıdır.Annenin evladına sarılması,elinden tutması,iki arkadaşın kucaklaşması,sevgililerin el ele tutuşması v.b. Çocukluk döneminde yine sevgiye ihtiyaç vardır.Sevgiyle öpülerek okula gönderilen bir çocuk güne bir sıfır galip başlamıştır.Çünkü onu seven,onu bekleyen, ona güvenen bir insan vardır arkasında...Eve gelince güleryüz gösteren sıcak bir yemek bulan çocuktan daha şanslısı yoktur.
İşte diyoruz ya çocuk yetiştirmek doğurmaktan daha zor diye,sebebi bu...Sevgi sadece bir gün değil,ömür boyu gereklidir çünkü..Her kapının anahtarıdır....Peki sevgiyi yeterince tadamamış bir insanı neler bekler hayatta?
Yüzlerce çocuk yetiştirmiş bir öğretmen olarak ilk aklıma gelen şey,saf ve masum çocuklarımızın benden bir parça sevgi görebilmek için birbirleriyle nasıl yarıştıklarıdır.Aklıma bir mıh gibi çakılı durdu hep...Öyle çocuklar gördüm ki; evlerinde horlanmış,güvenilmemiş dayak yemiş, para makinesi yerine konulmuş.....Benim gösterdiğim sevgi doğal olarak sadece okulda geçen saatlerle sınırlıydı. Olması gereken, aslolan evdeki sevgidir....
Çocuklar büyüdüklerinde almadıkları bu sevginin yerine koymak için değişik arayışlar içine giriyorlar...Eğer şanslılırsa doğru yoldan sapmıyorlar...Ama çoğu maalesef şanslı olamıyor.Kim onları adam yerine koyarsa,yetki verirse -bu mafya oluyor çoğunlukla-,kim biraz sevgi gösterip sonunda terkederse- ki uyuşturucu,alkol v.s.oluyor sonu; kim sarar,sarmalar sahip çıkarsa bu kez de tarikatlara kaptırmış olarak buluyor kendini...İşte sevginin olmadığı her yerde mutlaka bir olumsuzluk göze çarpıyor.Bu insan
lar kendileri yeterince sevgi alamadıkları için çocuklarına da hep eksik hayat sunuyorlar...Sevgisiz bir ailede yetişmiş birey bu yanıyla hep eksik kalıyor...Bunun zincirleme giden bu yönü çok korkutucu gelmiştir hep bana.....Tanık olduğum en çarpıcı örnek te şuydu:Öğretmenlik yaptığım bir okulda (burası İstanbulun varoş diye adlandırdığımız bir semtiydi) yetiştirme yurdundan gelen, yaşıtlarına göre biraz büyük olan erkek öğrencimi bir kaç yıl sonra gördüğümde yaşadığım şoktu.Öğrencim bir delikanlı olmuştu ama saçlarını sarıya boyatmış,parmaklarına yüzükler takmış,yeşil bir pantalon giymiş, makyaj da yapmıştı.....Onu o şekilde görmek beni derinden yaralamıştı...Yine aynı okulda bir başka öğrencim de ailesinde yaşadığı sorunlar dolayısıyla tarikat üyesi olmuştu.Bir başkası da tinerci..
Sırtından sopayı,karnından sıpayı eksik etmedik yıllarca....
Ne mübarek sırtmış ki, hem dayak taşıdı tonlarca,
hem de çocuk onlarca.....
7 ağustos 2011
Kırların yumuşak kucağı,
Aynı istasyona giden yolcu.
Sınırsız kere sinirsiz özen,
Sevgi bölü eşitlik.....
Bildim sen O'sun.
Su gibi durusun.
Geriye doğru şöyle bir bak;
Ne bir yerimiz ağrıyordu
Ne de şikayetçiydik havalardan
Ne giysek yakışırdı her zaman.
Ölüm bize çok uzaktı,
Kaybeden arar bulamaz,
Dertlenir durur içinden çıkamaz.
Çare ne paradadır ne pulda,
Dünyanın bir ucunda da olsa
Bir ümittir git ara!
Ufuktaki güneş
Ağaçtaki böcek
Koşarak giden bulutlar
Hesap vermez kimseye
Koyver sende yüreğini
Özgür,düşüncesiz
Gülümsemesi beyaz açtırırdı
En renklisini bile güllerin.
Güzelliğiyle dünyaları sattırırdı.
Parlak laflar saçılırdı her yana
Bir zümrüt düşerdi,bir elmas başıma...
Saçının telleri canlıydı,her biri başka oynayan.
Hiç bir düğümü kalmadı hayatın....
Hepsini çözdüm bir bir..
Anladım ki çözülenlerin hepsini
Para düğümlemişti.
Gerçek tüm ayıbıyla ortada;
Hayat dümdüz yeşil bir yolmuş aslında.....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!