Tırmalamaktan kanar parmaklarım
Kangren olmuş tırmanmaktan ellerim
Kollarımda bir çırağın dermansızlığı
Dilimdeki düğümü çözemiyor dirayetli nefesim
Kara sular nehir olmuş ayaklarımda
Dudaklarımı sarpa saran kuraklık ya da nefesimdeki yalın çaresizlik kokusu
Yerin yedi kat dibine batırsa da beni
Geleceğimi yoğuran, geçmişimi defalarca kez pişiren korkularımdan gücensem de
Sen boş ver
Ehemmiyeti yok hiçbirinin palavradan gülüşünün yanında dahi
Suç mahallinde çürümeye yüz tutmuş bir ceset vardı
Çoktan öğrenmişti duygusuzluğun dilini
Düzensizliği düzen bellemişti öncelerde
Pas kalıntısı yoktu muazzam ceketinde
Neden öldüğünü bilemezlerdi, sırdı olayı
Damla damla çağlar asfalta kırgınlıklarım
Kulağımda testerenin zihnime kör sesi
Keskin virajlar ölüm olmazdı
Yoldan huysuz bir kedi geçmeseydi
Yeşil tabelaları takip et
Koş, mümkünse atla bir dolmuşa
Uğruna çalınır bile belki antika bir tanesi
Hatta oyuncaklara bile binersin
Biri çektikçe geriye kuvvetlice
O kadar meşakkatli, destan gibi ki yol
Biri geçiyordu yanımdan
Umarsızca sallanıyordu caddede
Ayakları yere her sürttüğünde
İçimi gıdıklıyordu
İmreniyordum ufaktan
Bakarken devasa gözbebeklerinle ellerime
Bir hışırtı duymak isterdin güzel kızım
Pazar günleri harçlık sırasına geçer misali
Beklerdin peşinde koşmak için folyoların
Sevmezdin kimseleri, ekseriyetle beni bile
Sahip olmanın verdiği hazin tatmin
Gözlerimi oyarcasına ovuştursam da hissediyorum bunu
İçgüdüsel jargonunun acınası getirisi bu
Ensemden omurgamı takip eden kaynar suyu soğutamıyor kendimi kandırma çabam
Bardaktan boşanırcasına haşlanıyorum
Rüzgârda savrulan kuru yapraklar gibi umursamaz fakat kırılgan
Nezaketi ceplerinde karşıma çıktı usta
Gençten bir şey
Jestlerine ket vuramadı delikanlı
Öfkesi kibarlığını fırınlamıştı
Yandığını sanıyordu, yanmamıştı
Çiğ olduğunu sanıyordu ama pişmemişti sadece.
Bir şeyler anlat bana
Dünyanın en saçma şeyleri de olsa
Anda kaybolayım
Tınılarında telaffuzunun
Kahrolayım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!