Yanakları saçları gözleri yanmış
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkansız
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor
Acıyı ve insanlığı çocuklar
Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları
Onların bilgileri getirdi
Elleri önlerinde bağlı-duruşları
Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu
Mağaralar taştan yolcu örüyor
Böyle üstünlük görülmemiştir bir bebek
Göğü sevmeyi
Ve yerden korkmayı biliyor
Kendine bir ses bekliyor bir sarık
Aleme tanrı
Taş ve sopa
İki köylü karşı karşıya
Kavak ağaçları şahit
Bir de ibibik kuşu
Nehirler
Uzun uzun ağlayan söğütler
Birine bir kadın tutunmuş
Biri bir kaval üfürüyor
Sürü nerdeyse görünür
1
Çabuk akan tez giden
ilk geyik avında ölenler
çarpıntı başlarıdır insanlığın
Bal akıyor kayalar
Sarp yalçın bir bal
Yakınında ne ayı pençesi ne insan eli
Komşu bir şelale
Komşu kuvvetler
Gece yanımızda bağrımızda
Bir tomurcuk ıslığı hayat şakrak. Söyle
Bu geç vakit kim tırmalayan kapısını
Gece yanımızda bağrımızda
Kolumda bir ışık gibisin
Çiçektozu üstümüz başımız
Bak sen geldin
Deniz kıyısına kurmuşlar mescit
Yunuslara sırtlarını dayamışlar
Parçlanmaktan arınmış evcil olan
Yabana koşar bir aman
Kaçıp kuytulardan
Derisini sıvazlıyan yangınla yalaz
Ve döşüne varan bileklerini
Kent
böylesine kabalaşan komutlardan ibaret sohbetlerin zaman kaybına yol açtığı civarımızda aslında rehber ışığı hep yanıbaşımızda neden gizlenmekte böylesine. aramayan kibirlilere saygı terbiyesi buldurulmalı, ruhu şad olsun minnetle...
Geçtiğimiz Cuma günü ölüm yıl dönümü olan şairimizin ruhu şad oldun (AMİN)
Cahit Zarifoğlu'nu zarif yapan, günümüzde oradan buradan sunulan ve çoğu ona ait olmayan aşk minvalinde şiirler değildir. Her insanın bir âlemi, yani bir derûnî dünyası vardır. Huyları, hâlleri... İşte en mahreminden iki avcumuz arasına süzülmüş o satırlarda gördüğümüz zariflik, onun şâirliğine deği ...