Filistinli bir kız çocuğu gördüm TV'de
Sarı bir yıldız renginde
Babasını götüren bir askere vuruyordu
Gazze diyen bir şiire başlamıştım
Gözleri mevsime dönük özgür birer yoldaştılar
Düştüler kavgaydılar onurdular barıştılar
Yaşam bir düğündü ölüm bir çiçek
Gök kuşağı davet etti halaya karıştılar
BÜLENT AYDINEL
Şafakların tutuşacağı yerde bekler aşık
Şafakların sevdalı ışığını ve o ışıkla gelecek ılıklığını günün
Gözleri ne kadar yalnızdır bir yüze bakmıyorsa
Elleri ne kadar yalnızdır bir eli tutmuyorsa insanın
Her aşık o nedenle bekler gelecek sevda şafağını
Biz genç yitiriyoruz bu çiçekleri
Ne yazları temmuz
Ne okyanusları mavi
Hani ezileceğini bilirmiş gibi
Şehrin gamzesinde çimen yeşili
Gene seni açıyor Maltepe'de bir çınar
Gövdesinde okyanus dallarında martılar
Bir şiir sırf tebessüm
Okusan düşün yanar
Sabah sabah aklıma düşüşünün
Bahçedeki kiraz ağacına konan serçeyle bir ilgisi yok
Orhan Veli'nin "Bir kadının suya deyiyor ayakları."
Dizesiyle tamamen bağıntısız
Karadeniz'de küçük bir dere akar
Düşündün mü su konuşursa ne olur
Derenin serin göğsüne ay doğar
Ay konuşursa ne olur
Işığın ve suyun suskun çocuklarıyız biz
Unutma bunu ey oğul
Sevda
İstasyonu olmayan bir yolculuk
Açık denizler gibi
Sevdayı demiyorum da denizi bilen bilir
Koparılmış kitap sayfaları gibi düşüyor sözcükler
Yırtılmış zamanlardan
Seyrek düş kuruyor seyrek konuşuyoruz
Ay ışığına dayayıp başımızı uyuyoruz
Gözlerimizin asi nehirlerinden su içerken ceylanlar
Niye mektup yazıyorum sana
Aynaları kırılmış otel odalarından
Küf bulaşırken şiire
Her dizede direnilir
Gözlerin çay topluyor Rize'de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!