Bir Kasım sabahındayım;
Derin bir sessizlikte,
Eşsiz notaların huşusundayım...
Gıpta ettim serçe kuşuna;
Bir güz ağacının,
Kızıla boyanmış dallarındayım...
Sonbahar renkleri ateşten kırmızı,
Güneşten sarıdır; içimi ısıtır.
Aldım çayımı, geçtim penceremin önüne;
Aklımda kızıl hatıralar canlanır...
Bir çakırkeyf yaprak
Süzülerek yere düşüyor,
Sümbüllerin arasından
Islak hercailer görünüyor...
Ölüm ve yaşam iç içe,
Hüzün ve neşe ele ele
Hayat gibi değip geçiyor kalbime...
Cevapsız sorular soruyorum kendime;
Kaç yıl yaşadım, kaç defa öldüm?
Yağmurdan sonra toprağa çalınan renkler gibi
Geçmiş ve gelecek
Zihnimde karışıyor birbirine,
Kör düğümlere dolanıyorum...
Kulağımda kayıp bir beste çalıyor,
Sanki; bana beni anlatıyor...
Bir yaprak gibi dinginleşip,
Tutunduğum dalları bırakıyorum....
Bir Kasım sabahındayım;
Sıcacık bir kızıllığa uyandım
Sevginin mantığa galebe çaldığı andayım.
Çığlıklarım sessizdir, duyulmaz
Sükutun kazandığı noktadayım...
Bir güz ağacıyla bakışıyorum,
Kabuk kabuk gövdesine sarıldım;
Saf aşkımı yaşıyorum...
Her kat bir hikayeden kalanmış,
Katların arasında, kızıllığa boyanıyorum...
Kayıt Tarihi : 5.12.2025 16:07:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!