Ben; yüksek dağların, garip çiçeği.
Ben; karanlık gecelerin,yalnız çocuğu.
Ben; susuz çöllerde gezinen yolcu.
Ben; patika yolların,çakıl taşıyım.
Sen; aydınlık ufukların doğan güneşi.
Ben öğretmenim;
Sevgi dolu kocaman bir yüreğim var.
Şuramda,
Ben öğretmenim;
Canlarımı unutmadım,
Bahçeli’de, Isparta’da ve Van’da.
Yoruldum ardından koşmaktan artık.
Bağışla sevgilim,beni bağışla.
Ümit verdin geri aldın kaç kere.
Bağışla bir tanem beni bağışla.
Değiştir yolunu beni görünce.
Affet beni yavrucağım,
Sana lâyık olamadım,
Uyudum, uyuştum, yıllarca.
Aşına yağ koyamadım.
Koşmadım, yürüdüm yavaşça,
Gözümü açtım dünyaya,
Koydular beni bir yere,
Salladılar sağa sola,
Beşik ağaçtan değil mi?
Çeşit çeşit meyve veren,
O yan gelip yatarken, Mehmetler yürüyordu,
Hainler kan kusarken, Şerefsiz GÜLüyordu.
Yüzü ışıl ışıldı, ha bre ürüyordu,
Koltukta otururken, Mehmetler ölüyordu.
O gün var ya; o gün,
Gözlerimden korktuğun gün.
İşte o gün; kahrettim,
Bir daha kaderime.
Niçin? Neden? diye sordum,
Kendi kendime.
Yol kesip bayrak yakarlar,
Polislere taş atarlar,
Zılgıt çalarak kutlarlar.
Onlar bizim teröristler.
Meclisten maaş alırlar.
ŞEHİDİMİZ PINAR AKDAĞ HANIMEFENDİNİN AZİZ HATIRASINA
Kırk gün önce yakılmıştı kınası,
Ne umutla gelin etti anası,
Cumhur Üsteğmenin nazlı sunası,
Bir çift turaç gördüm, mısır tarlamda,
Hüd dü dü, Hüd dü dü, öttü de öttü.
Mutlaka âşıktı birbirlerine,
Nağmeleri bana yetti ha yetti.
Dişisi boz idi, erkeği renk, renk.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!