Bir kavanoz kapağı kadar sıkıştım sana
Hayat!
Adına aşk diyorlar o başka...
Duydunuz mu ahali
En çok sabah dört'le altı arası güzel koku yayıyormuş çiçekler
Peki o zaman uyanık olur muymuş melekler?
Yoksa hep mi uyur gezer bütün bu kelebekler?
...
Zaten yeterince sıcak ve sıkıcıydı ağustos
Senin de gitmene hiç gerek yoktu
Uykum gözüme kaçtı
Sevdiceğim beni uzak bir şehirde unuttu
İki küçük daireden bir benliğe dokunmak
Bitmeyen bir cümleye nokta koymaya çalışmak
Seninle olmayan kafiyeye inanmamak
Sonra da bir hikayeye ikinci dereceden kahraman olmak..
Haklıymışsın istanbul kardeş
Meğer ne zormuş aşk deneni anlatmak!
Baktım ki olmayacak
Çok sevdiğim defterimin bir sayfasına daha yazık ettim
Yağmur öyle bir yağdı ki....
Ben parmaklarımca aşık oldum tüm sevdiğim kadınlara
Ellerimce sarıldım onlara
Ama avucumun içi kadar boş bırakıldı her seferinde yüreğim
Bu yarabandı buraya yapıştırılırken onun kağıda yapışıp yapışmayacağı
İle ilgili bi deney amacı gözlenmemiştir.
Yaralı olan her şey için buradadır o da; mesela ezik büzük bir kalp
Kopartıldığı yerden hala kanayan ellerim
Dalından zorla ayrılan güller...
Ve radyodaki şarkılar
Saatler çoktan yorulmuş takvimlerden ıssız bir kasım ortası
Gönlümde yıllardır dinmeyen bir yara durmadan kanar kahrolası
Dilimde yegane şarkım seni seviyorum diye başlayan
İçimdeki burukluk bu nedenledir
Ne bir dostum var yanımda ne beni bir anlayan
Hal böyleyken
En çok bilenlerin de gezici kütüphane şoförleri
Olması gerekmez mi?
aslında bir canın emanet edilmesiydi gelişin.
gözümden kendi canımdan bile değerli bir şeyi kucağıma alırken...
ilk görüşte aşk doğrudur mutlaka ama insan bu kadar minik bir şeye nasıl aşık olabilirdi ki.
Oluyormuş!
...şimdilerde bir gülüşünle o kadar kolaylaştırıyorsun ki herşeyi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!