O kadar büyük hüzünleri sırtında taşıyacak kelimeleri hala bulamıyorum
Belki de sırf bu yüzden...
Adına bir tek şiir bile yazamıyorum..
Ben kendimden bile şikayetçiyim
Sen bana ne anlatıyorsun kuzey yıldızı..
Önce suyun tadı değişti istanbulda
Sonra benim tadım tuzum kalmadı
O kadar güzeldi ki duraktaki o kız
Hayatımdaki bütün kadınları aldattıracak kadar beyaz..
Ne zaman otobüse binsem
Yanım da bu kitap
Ne zaman ankaraya gelsem otobüstesin
Ne zaman bir hostese aşık olacak olsam..
Ah sen şu otobüsten bir insen...
(cemal süreya kitabı yırtık pırtık
Zaman geçiyor
Nasıllarıma ve nedenlerime hala makul bir cevabım yok
Boynumu bükerken yeni bir güne
Gülmeye çok tezatım mutlu olan yanım yok
Günün geceme karışır
Misilliyorum tüm geçmiş zamanı
Kurşun kalemle yazdığım her kelimenin üstünden geçiyor
Acılarla doldurulmuş bir dolma kalem
Uzun cümlelerden sıkılıyor bu oda
Ve yüzümdeki sivilceden çok daha acıyor hüznüm
Böyle susturucu akşamlarda
Sevdiğim şarkılar sustu bir bir;
Ben ağladım
İstanbul durur mu ağladı o da
İçim dışım
Her tarafım gözyaşım
Baştan ayağa buğulandı küçük bir oda...
Yakın geleceğim
Neden bu kadar uzak kaldık ki seninle...
Ne zaman yalnız kalsam
Aklıma İstanbul düşer
Fikrim sana bağlanır
Ve de hiç bir kahve fincanına sığdırılamaz
Kırk yıllık şarkılar...
Hazmedemez yağmuru yollar;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!