Ben mi sendim
Sen mi ben
Biz tek miydik
Yoksa sen ben
Ben de sen
Biz kimdik?
Düş mü, gerçek mi ayrımsallığında, nedensel-sorgusal dehlizlerin içinden hayalden gerçeği ayrıştırmaya çalışıyorum.
Düş gördüğümü gerçek, gerçeği ise boşvermişlik anlatımsallığı içinde hiçe sayıyorum.
Artık düş mü, gerçek mi onu da önemsemiyorum.
Düştüm düşünce denizine
Takılıp gittim düşlerimin peşine
Bir köpekbalığı gibiydi kaygılar
Hiç acımadan düşlerimi öldürünce
Ben de öldüm fikrimce
Ve bir son...
Aralanan yeni kapılar
Kapının ardını meraklı bekleyiş
Araladığın kapıyı
Açmaya çabalarken
Merak etmeye devam edişin...
Terk-i diyarlardan yükselen bir çığlıktı yalnızlık
Tahammülü zor, tekrarı rüya olan yaşanmamışlıklardı nedeni
Öyleyse yaşanmamışlık = yalnızlık olabilir miydi! ...?
(22/02/2007)
Her uçurtmanın sonu aynıdır
Gider günün birinde bir ağaca takılır...
11.08.2010
Kaybolmuştu...
Kendine geldiğinde
Tuhaf düşüncelerde
Dipsiz hayallerde buldu kendini
Sanki yüzercesine uçuyordu
Koşan ayakları değil, kanatlarıydı sanki
Rastladığım dünüme yaşanmamışlıkları yaşattım dün rüyamda
Üstelik bugünkü aklım, yaşım ve hayatın bugünkü şartlarıyla...
Sonuç;
Saat çaldı uyandım.
Böylece yaşanmamışlıklarla dolu, yarım kalan bir hikaye de rüyamda yaşadım.
Tıpkı geçmişteki gibi...
- filmlerdeki kötü izleyiciye taraf tutacak kadar yakın gösterilmişse mutlaka öldürülür sonunda. senaryonun kaderi bellidir aslında...
-hayatın en güzel anı;
mazideki ansa bugüne ve geleceğe ihanettir.
bugünse geleceğe ihanettir.
Yaşamdan bir kesitti hatırladığı
İtina ile geçmişinde sakladığı anıları
Tokat gibi indi bir bir
İliğine kadar hissetti acısını
Karamsar, bulanık bir halde
Zamanı bile hiçe saydı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!