Tadıldığı o andan öncesi yalan kalan
ölümden daha gerçek bir sözcük söyle bana
aç akıl musluğunu, dök bütün sözcükleri
eşdeğer söz bulursan söyle bende bileyim!
biz ki insan oğluyuz, veyahut insan kızı
Bahar gelmişti,
Temizlik zamanıydı.
Kendim dahil her şeyi
Susuz, sabunsuz
elimde yaşlarımla baş vurduğum taşların
İçinde barındırmış
Arındırılmış dille
Doksandokuz ismiyle
Esma ül Hüsna’sını
Dıştan bakana kitap
Ben, sana git demedim
Ağzımdan çıkan tek söz, gitme olduğu halde
Belki bilinçaltıyla sözümü heceledin
Kulağın alışkındı senli hecelerime
Git/me diyen sesimi ortasından yararak
Güven denen duyguyu tam alnından vurarak
Ayağında çul çaput, üst baş hırpani
Günlerce aç karnına savaştı hani
Karnında gurultuyla gitmişti fani
Yazık ki! Unutuldu vatan evladı
Başına anasının kına sürdüğü
Yine aynı senaryo görüntü değişmiyor
Bilmem kaçıncı perde
Bıkmadan oynanıyor
Seyircileri sessiz
Seyircileri biz’iz
Oyun yazan ABD
“ az gidip uz giderek hayatı yaşadıkça ”
Varlığın zirvesinden / yokluğun
-mariana- çukurundan da derin karanlık mahzenine düştüğünde anlarsın
kaybetmek kazanmaktır, kazanmaksa; kaybetmek
Umuda soru sordum
Beni tanıyor musun?
Hayır dedi tanımam
Hatta istemiyorum
Ben seni bulmak için
"Ben olmakla kıvanç duyup, sözde; hep gözde olanlar"
Dünya denen ilüzyonda ben olup zevkle yaşayan
Sizlerdiniz...
gecelerde tenlere tırnak geçiren
(biz hayata tutunmayı tırnak tırnak kazıdıkça)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!