Sen ve sensizlik
İki kardeş
Aşkın iki yüzü
Biri gün gibi aydınlık
Diğeri gece gibi karanlık
kapıyı çalan sen değilsin biliyorum.
ama senmişsin gibi koşarak açarsam
belki bir gün acır halime yaradan
sen olursun gelen
senin yaptığın gibi sevgimi inkar edip
kapıyı büyük bir zevkle çarparım yüzüne
Acı ile ovuşturduğum yanık avuçlarım
Pas rengini öyle bir kabullendi ki
Çay molalarında sigara içerken oyalandığım
Onbeş yaşında başladığım işçilik kadar eski
İlk çocuğumun haberini
Depremlerin gölgesinde yükselirken güneş,
Uzayıp giden hayalleri kısa anlarda yaşardın.
Günahın masum çocuğuyum yakmaz beni ateş
Hayasız namusu sahiplenmedi hiçbir kadın
Korktuğunda gerçekle yüzleşmenin cesaretini,
Gül geldi mi?
Gelmedi mi?
Allah allah nerde kaldı bu kız?
Çoktan gelmiş olması gerekmez mi?
Bu akşam onun özlemi.
Gül geldi mi?
Sana birşey söyleyebilir miyim?
Biz yürürken esen rüzgar vardı ya,
Hani tozu yerden yüzümüze savuran
Önümüzden uçup giden karga
Birde küçük çocuk bizden topunu saklayan
Sonra kapı eşiğinde oturan kadınlar
yıkıntılar arasından bakan çocuk
bana cenneti göster
çevirme yüzünü benden çarçabuk
seni öldürmeye yetecek iken bir mavzer
yağdırdılar üzerine bombaları yüzlerce tonluk
Ellerinle okşadığın saçlarım artık döküldü.
Büyüttüğün bu adamın da beli büküldü.
Dokuz ay taşıdığın bu can al senin olsun,
Sana canım feda olsun.
Senin gözlerinle bakarım hayata
Yaza, kışa, ilk ve son bahara.
Nasıldı?
Hani hatırlar mısın?
Sadece yağmurda ağlardık.
Göz yaşlarımızı saklamak için.
Sen başkasının yari oldun
Ben özlemin
Bir bardak çay içiminde
Vuracaklar beni
Uzanamadığım hayal
Bakır renginde görüyorum seni
Sigara mesafesinde
Vuracaklar beni
Sen bir numarasın...