Sanma ki aslan gibisin, gözlerinden lav fışkıran
Yok seninde hayatını bir anlamlaştıran
Kahramanlıkla seni bağdaştıran
Kandan yapılmış bir dağ idi.
Yarıl orta yerinden gökyüzü,
Sarmıyor bedenimi artık bulutlar...
Eskidi artık vakit,
Görünmüyor geçmişin öbür yüzü,
Yürümüyor artık köklerime sular...
Rüyamdalar her gece durmadan
Ortağız bir namusa,
Yılların kardığı bir hamurla.
Varız, biriz ve beraberiz,
Yoktur hiç bir farkımız!
Sesini hatırlamak istiyorum çığlıklar arasından
Bir başıboş özlem kokuyor uzak diyarlar
Sözlerini duymak istiyorum en sahte ve derinden
Sigarandan çıkan dumanların içinden sarı bıyıklarınla,
Bir çift göz amacını kaybetmiş sızılarından.
Garip bir işve veya naz benimkisi,
Sana gelen yollar,
Ne ince, ne kibar...
Aynı gülüşün kadar narin...
Geceler aydınlanıyor,
Gelirken sana sevincimden.
Leylasını arayan bir Kays iken,
Neredesin küçük dev?
Güneş yerini yıldızlara bıraktı,
Biraz önce istasyondan son tren kalktı.
Yine eller sallandı sonsuza...
Ne beni sana getirecek tren kaldı,
Ne de seni bana getirecek umut...
Damlalar kadar sessiz bir gün
Uygun adım arar gözlerim seni
Yurt sen! Medeniyet gözlerin
Gamsız diyarların çöllerinde gezinen
Usulsüz cümleler gibi sevdam sarsar seni
Sessizlik gibi yırtarcasına evreni
Dokunuyor toprağın zerrelerine.
Saçlarında başlasın bizim filmimiz,
Bir iç huzurun hikayesidir bu.
Tane tane akıyor insanın hücrelerine,
Dokun bana papatyaların kraliçesi.
Çağırdı kelimeler yine
Gözlerinin çağırdığı gibi
Bağırdılar çığlık çığlığa
Sana olan sevgimi.
Yazmak haykırmak istiyorum
Tren çanları gelir uzaklardan,
Her adım da şimşekler çakar beynimde.
Sözler ipekten bir asfalt gibi örerken şehri,
Bir söz tutulur dolunay vaktinde.
Bilinmez eller çöker boğazıma,
Son çırpınışlar çocuk tedirginliğindeki yürekte.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!