Dün yine âlî makamdan bir davetiye aldım
Davete icabet etmek için hayallere daldım
Dün bunca sene çalışmamın ödülünü aldım
Ölüm fermanı gibi iş fesih tebligatını aldım
Ah umardım ki bir cani kadar değer verileyim
Sendin tutunacak tek dalım
Sendin benim çiçeğim balım
Yalnız sendin neşe kaynağım
Ne olacak şimdi benim halim
Sendin en iyi ilham kaynağım
Daha dün ayaktayken, düşmüşsün yatağa
Yoksa, sen de mi aşık oldun kara toprağa
Yemyeşil çınar gibiyken kurumuşsun baya
Yoksa yol mu göründü, durulmuşsun baya
Üzme tatlı canını, bir tek sen değilsin fani
Doldu artık ömrüm doldu
Soldu artık benzim soldu
Doldu artık sabrım doldu
Hep onun aşkından oldu
B. TUNCA/25.10.2000-16.37
Niye, yiyip içtiklerim eski tadı vermiyor
Niye duyup gördüklerim mutlu etmiyor
Demek ki uzaktan sevmelerin yetmiyor
Gel gayri gel, tüm benliğim seni istiyor
Niye dokunduklarım eski hazzı vermiyor
Nereden bilirdim, dostların düşman
Düşmanın da bir gün dost olacağını
Sevenlerin sevdiklerini çok yoracağını
Seveninde sevdiğini pişman olacağını
Hayat öğretti, bu acı gerçekleri beni
Nazarımda nerede olmak isterdin ki
En az beş vakit dualılar arasında mı
Yoksa, nefret ettiklerim arasında mı
Veya beddua edeceklerim içinde mi
Bunu hal ve hareketlerin belirleyecek
Sendin benim bademim, bendim senin âdemin
Biz eskiden en tatlı ballı bademiydik şu âlemin
Bak bugünlerde maskarası olduk cümle âlemin
Acep neydi günahı bu masum âdemle bademin
05.05.2004-05.05
Doksan dört temmuzda öğleyin geldin
Tam ikibuçuk kg, kırkdokuz santimdin
Sen temmuz öğle sıcaklığında doğdun
Gelişinle bizi sevinç ve neşeyi boğdun
Sen sormadın ki geleyim mi dünyaya
Doksan üç mayısının, yirmi üçünde
Güneşle birlikte teşrif ettin dünyaya
Üç kilogram kırk dokuz santim geldin
Gelişinle bizleri çocuk gibi sevindirdin
Bu dünyanın cefası çok, vefası yoktur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!