Dokuz ay anne karnında taşındım
İki yıl; kucakta ve sırtta taşındım
Belli yaşa kadar itina ile taşındım
Belli yaştan sonra da hep aşındım
Belli bir yaştan sonra göçebe gibi taşındım
“Hekimoğlu İSMAİL”
O en son anda bile güzel prensibini bozmamıştı
Çünkü o mayasını sevdalı üsdadımızdan almıştı
O gösterecekti son nefesinde bile hasbi olmayı
Cephede göğsünü siper eden asker gibi olmayı
Neticenin hep aynı olduğunu gördüm
Formül doğum artı hayat eşittir ölüm
Yollar farklı da olsa, netice yine ölüm
Sırat-ı müstakimden gitmeliyiz gülüm
15.04.2004-15.04
Ateşin korkulu rüyası ben olaydım
Hidrojen gibi sana eş ben olaydım
Vücut dengeni saylayan ben olaydım
Vazgeçemeyeceğin yar, ben olaydım
Senin akvaryumundaki su ben olaydım
Senin elin, dilin, benim her şeyime şifadır
Senin gözün; gönlün, benim için deryadır
Senin kokun; benim için misk-i amberdir
Beni sana bağlayan kuvvet ise o vefandır
Âdemoğlu/ 10.07.2001-10.30
Aysız bir geceyi sensizlik bilirim
Güneşsiz bir günü sensiz bilirim
Seni Ay’ım, Güneş’im gibi bilirim
Bir gün dahi görmesem deliririm
01.04.2002-17:05
Dağların sisine, gem vurulur mu
Türk askeri önünde durulur mu
Vatansız bu dünyada durulur mu
Şehitlerden hiç hesap sorulur mu
Bulanık akan sel suyu durulur mu
Çınara yapışmış sarmaşık
Çınar hayat acılarına alışık
Sarmaşık çınara olmuş aşık
Fakat işlerse birazcık karışık
Duvarlara sarılmış sarmaşık
Acaba o ilk savaşı kimler başlatmıştı
Galiba, Habil ile Kabil başlatmışlardı
İçimden, beddua edesim gelir onlara
Kötü örnek oldular, tüm matadorlara
Unutma ki tahrip kolay, tamir zordur
Ayım, güneşim, yıldızım
Ah benim muhacir kızım
Aşkın alev alev yakıyor beni be kızım
Sen gelmezsen bitmez içimdeki sızım
O muhacir kızı, sevgiyle giyindirilmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!