Ayrılığın takvimleşmesidir eylül.
Göz pınarına hasretin yürüdüğü mevsimin,
Ayrılık bulutuna takılı ismidir eylül.
Çocukların çınlayan sesi,
Ayrılığın hasretleşmesidir eylül.
Ana yavrudan yavru yuvadan ayrılır.
Geldim dünyaya, bilinmeyen atimin ardından emeklerim,
Söyleyin bana, emeklemekten kurtulmak ne gün melekelerim.
Duydum ki bir his, ciğer-suz nameli bir ses, budur kederim,
Bir gün gelecek, iman lambamı sana asacağım makberim.
anlarsın hayatı
yüreğinin derinlerinden
en derince
yaşar gidersin kaderince
anlatamazsın hissettiklerini
anlatamadan ölür gidersin
Sessiz sakin bir gece
Loş ışıklar altında, aheste aheste,
Caddelerin en uzununda,
Yürüyorum dert dolu kalbimle.
Sanki çilenin tek mahkumu benim,
Dertler durağında bir divaneyim.
Bırak çeksin gitsin güneş,
Bizim mehtabımız var.
Uyar şu denizi,
Başlasın artık cümbüşümüz.
Ört gökyüzüne karanlığı,
Yıldızlar görmesin bizi.
Sen benim dua çiçeğim
Yeryüzünde suladığım
Göklerde açan
Sen benim dua çiçeğim
Avuçlarımla suladığım
Bir kitap vermiş Mevla'm
Dilinden hiç mi anlamazsın!
Yemyeşil kiraz önce çamurken,
Allah aşkına daldayken nasıl kızarsın.
İnciri Mevla’m çekirdeğinde dercetmiş.
Karpuzun dışı yeşilken içi nasıl kızarsın!
Bazen yılan sokacak,
Bazen seller akacak,
Olmamışlar olacak,
Öleceğiz ne çare.
Sebep bazen sevdadır,
Çocuk olmak ne de hoştu
Beş taş, istop, destengül
tasosuna gözyaşı dökerdik sadece
Herkesin tekme attığı gazoz kapaklarına
Nice mutluluklar sığdırırdık oysa
Kardan adamla olurdu kavgalarımız
Gözler dolu dolu akar eşk-i rizan,
Acılar duman duman tüten isyan.
Düştü dünya üzerime bir çığ gibi,
Acılar bulanık bir kuyu görünmez dibi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!