Kar tanesi idi sözler,
Önce büyüdü,sonra eridi.
Anlamını yitirdi.
Kar tanesini giydi gözler,
Önce doldu, sonra aktı.
Öylece baka kaldı….
İçimin derinliklerinde gezinirken,
Gölgen benliğime çarptı yine...
Benliğimi kanatan yaralardan kaçıyordum oysa,..
Sen!
Yine nereden çıktın karşıma?
İnanılmaz büyük bir güçle hissettiğim özlem miydi seni çıkaran karşıma?
Oda zifiri karanlık,
Zift kokuyor duygular,
Kana karışıyor,zevke çelme takıyor,
Nefeslerin oda duvarlarıyla oynaştığı anlarda…
Ölülere ödüller dağıtılan sırlar aleminde,
Susmak istediklerimi çıkarıyorum kuytularımdan,
Dinleyecek cesaretiniz yok biliyorum...
Zerk ettiğiniz zehri görmeye tahammülünüz yok.
Olanaklarının dışına taşma,
Bir nehir gibi.
Deniz olmaya kalkma,
Tanrı sana bunu armağan etti.
Kaç karanlık odaya gizledi kararsızlıkların kendisini?
Bugün sensiz düşlere kucak açarken,
Senli,sensiz tüm düşlerimi becerdim.
Senli rüyalarımın bekaretini bozdum.
Sonra son bir kez dönüp onlara baktım;
Sağım kan,solum kan,
Heryer kan revan...
Haklılıklarımı yanıma alıp geldim sana,
Farkındalığını bari ‘al’da gel.
Yüreğimde ki yangınla geldim sana,
Nehir ol gel.
Sebeplerimi alıp geldim sana,
Sonuç ol gel.
Bu sokakların kimyasını hangi büyücü bozdu,
Saklambaç oynayan çocuklarım nerde?
Ne zaman karardı hava, elma şekerlerim hangi sepette?
İnsanlar acımasız, insanlar düşman,
Hangi sebeple?
Beni güldüren Hacivat’la karagöz nerde?
Cennetinde gözüm yoktu, yokluğunla cehennemi yaşadım yeterince!
Yeniden geldiğinde,
Bu ağrıyı dindirmenin bir yolu olmalıydı.
Günlerden ‘o’ gün
Birlikte Tarkan’ı sevmeye çalıştığımız,
Anlam yükledik zamana.
Kucağına bırakıp biriktirdiğim aşk’ın ifrazatını,
Kaçıverdim işte!
Siyah bir defter,
Beyaz kalem ile birlikte.
Aşk’ın imtihanını çöz diye,
Pervasızca; deliriyorum dediğim dakika,
Mrb başak nasılsın? Beni hatirladinmi bilmem.. ben ümit keskin.
Arkadaş şu mesajı 25 dakikada yazdım. Sen 2 saniyede okuyacan.