Ah, İstanbul
Nice aşkların gizli tanığı
Yedi tepene şiirler yazılsa da
En güzel yerin sahil…
İlk, martılar görür sevgililerin öpüştüğünü
Kıskanır onları boğazın mavi suları
Yaşanmış bir mutluluğun ardından
Sevdamız dillere düşsün
Rüzgar okşasın saçlarımızı hafiften
Yağmur yanaklarımıza düşsün...
***
Doğan güneşlere karşı
Hangi yıldayız bilmiyorum
Mevsimler birbirine girdi
Ben geceyle konuşuyorum
Gündüzler küsmüş bana…
***
Gidip bu şehrin en tepesine
Dedim;
-Beyaz martı
Deniz ortasında kalmış sandal içindeyim
Lodosa tutuldum
Buz tutmuş ayağım, elim
Tutamıyor kürekleri
Dayanmak onlara düştü
Onların halini yazmak bize
Gel, seninle konuşalım
Böyle birbirimizden uzak
Böyle kendi kendimize…
***
Kırk yıllık bir hikâye bu
Anlatmakla biter mi?
Bir ömrün yarısıdır
Yazmakla biter mi?
***
Kışını, yazını
Ahmet Arif’in
‘Demir kapılı’
‘Kör pencereli’
Hapishanesi olan evlerimize
Kara haberler geliyor durmadan
‘Dağlarına bahar gelen’ memleketimizden…
Yumurtlayan tavuk gibi maşallah
Dokuzuncu çocuğunu doğurdu
Komşumuzun kadını…
Bu korona döneminde
Morali düzelen babası
Umudum
Hayalim
Her şeyim sendin…
Kuru bir dal imişsin
Tutundum
Kırılıverdin…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!