Burada bayram var, orası nasıl?
Evinde, yurdunda var mı bu fasıl?
İşitelim, anlat, de usul usul…
Senin de bayramın kutlu mu çocuk?
“Ağam! Sordun mâdem, dinle sözümü:
Şu derdimi uçan kuştan,
Saklamayı sevmişim ben.
Kör gözümü kem bakıştan,
Aklamayı sevmişim ben.
Gelir diye bir gün bana,
Bir tek yanlış kaç doğruyu götürür?
Ya kaç doğru beni sana getirir?
Bu imtihan ulemâyı bitirir,
Âşığı yolundan çevirir sanma!
Bana göründüğün ilk günden beri,
Her günüm zûl oldu sustun susalı.
Mevsim öksüz kaldı, yıl öksüz kaldı.
Boyun büktü Ay Kız, sevda masalı,
Destan öksüz kaldı, dil öksüz kaldı.
Bırakıp gittiğin o kış gecesi,
Hakk'ın körelttiği sevdâ kılıcı,
Yar dilinde bilenir mi sanırsın?
Bin derdin böldüğü yolların ucu,
Bir kelâmda ulanır mı sanırsın?
O yârin gönlünde yoksa da yerin,
Şol gökleri kaldıranın,
Donatarak dolduranın,
“Ol! ” Deyince olduranın,
Doksan dokuz adı ile...
Ulu Çalap! Serim, bağrım od gayrı.
Dinleyin ey ahâli! Bu yolda yamyamlar var!
İnsanları boğuyor, hayâlleri yiyorlar.
En olmadık zamanda, en ücrâ köşelerde;
Bâzen birkaç satırda, bâzen boş şişelerde…
Gönlüm yâd ellerde, aklım biçâre;
Bir adım önümü göremiyorum.
Bıraksam, her zerrem koşuyor yâre;
Tutsam, bu ben miyim? Bilemiyorum.
“İncecikten bir kar yağar” bahtımda…
İsyanım var şimdi sana,
Gör bakalım kahpe devran!
Ben sövdükçe sen de bana,
Vur bakalım kahpe devran!
Namertliği senden bildik,
Bir Yunus nefesi bahşetse Çalap
Aşkın makâmından yâri çağırsam
İdrâkım biçare, kelâmım harap
Ermez ki aklımı geri çağırsam
Yürüsem dilimde Hakk’ın adıyla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!