Nedir ki bu?
Bağırış çığırış…
Başladı Adem(as)’den bu savaş!
Gözlerde korku,
Dilde hep çığlık.
Bitmez de kıyamete dek ayrılış!
İnsan olmak,
Bu kadar ağır mı bu devir de?
Utanmaz da olduk!
Ne haysiyet kaldı,
İyice şeref yoksunu…
Ar damarımız da çatladı.
Yağmur yağıyor…
Yer gök kapanmış sanki
Sokaklar da bugün daracık!
Soğuk mu soğuk…
Ceketler de ıslak,
Yağmur…
Damlası rahmetin,
Kokusu hüznün,
Yağıyorsun yüreğime nağme nağme!
Avuçlarıma…
Ne güzelsin sen öyle,
Ne kılıçlar değdi sana,
Ne eller işledi ilmek ilmek…
Heybetlidir Süleymaniye’n,
Akar mavi hırçın deli dalgalı,
İnci gerdanında var derin boğaz’ın!
Bir ay var ki beklenen, asırlarca çölün alacasında,
Hele bir gün var, nurlardan ‘Nur’ gök kubbe başında.
İniyor yine melekler saf saf, kanat kanat önce Cebrail!
Sallanıyor Arş-ı ala, titriyor yıldızlar ne varsa bir bir,
Yazıldı Kelam’ı Kadim indi ayet ayet insanlığa bil..!
Yaralı misketleri toplar,
Çelik çomak oynardık.
Demir telden, bir de kibrit kutusundan,
Ağaçtan oyma oyuncaklarımız…
Utangaç bakışlarımıza sığan,
Sevgisi geniş ailemiz,
Sen dünyamın masmavi süsü…
Hep rüyalarımın en beyaz perdesine yazdım,
Uyanınca karası geceden yanımda ol diye.
Neydi seni benim aksakal hülyalarıma getiren,
Kader mi yokluğunu bana verenim Kamelia..!
Aşk’ı yok şehrin…
Sakin kalabalığında,
Dalgasında hovarda,
Tuzu kalmamış denizin.
Tekneler eskimiş,
Balıkçılar yeni…
kim görmüş ki böyle bir sevdayı?
düğüm düğüm, ilmek ilmek,
sağım yok…
solum bilmem önüm arkamı!
Şaşırmış yönünü kaybetmişim pusulayı.
ararım…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!