hiç zamandan önceydi
sonraydı hep zamandan
güneşin altın suyu
dökülmemişti daha avuçlarımdan
ışıltılı kanatlar, morsiyah bir bozgun haritası
olur ya, gün gelir kırılırsın, yalnızlık evin olur
ya da kaybolursun anılar ormanında
sesime tutun, siste seni arayan
gözlerine, o gencecik İstanbul un
unutmadım, unutmuş olamazsın
Kadın kum tanesinden bile küçüktü
daha küçüktü deniz kadındaki acıdan
…esip duruyordu o eski rüzgâr
denize ve Samanyolu’na aldırmadan
ebenin gözleri doğuştan kördü
sobelemek isterken mavi Tansık Kuşu'nu
açıldı gözleri ölümü gördü
izlerinde içim gümüşleniyor
yerçekimsiz tozlarla uçuşuyor renklerim
ah, narin kürekleri savrulma duygusunun
tanıyorum ellerimle ürperen geyikleri
sabah olur, uyanırsın yanımda
kuşlar kanatlarına sesini çizer
durur geceki yağmur
sokaklar güne iner
sen gülersin, gözlerine pazar yeri kurulur
yalnız bir ağacın öldüğü yerde
üç kere döner kuşlar
sunmak için kederi yaprak perilerine
koruyun onu koruyun
sonsuz uykusunu bu iyi ağacın
Issız bir şehrin yağmalanmış kalbinde
yitik parçasını arıyor ruhum
yok artık diyorlar, o kırık gülümseme
bu şehrin silinmiş adreslerinde
bir telefon kulübesi, eylül çarşısı,
değerli ayten mutluya geçmiş olsun acil şifalar diler en kısa zamanda aramızda olmasını yüce allahtan dilerim saygı ve sevgilerle
Size yorum yapmak bana düşmez. Şiirin kötüsü olmaz bence yazanlar insan oldğü müddetçe.
Sizi çok ama çok seviyorum. Bende yazmaya başladım henüz yeni. Hayat yolunun sonunda, becerebilirsem yazmanın çok başındayım.
En büyük arzum sizinle tanışmak hayranım size. Ne güzel dile getiri ...