bilmem nasıl geçti elime
çocukluğumun anı defteri
uzun kumral bir saç teli
uzanıp eski yıllardan
merhaba deyiverdi
sen ateşsin, hiçliğin inşa ettiği
arzu, acı dolu ve parlak, çölde kaybolan
gün iskelesi
ağacın yelesindeki akşam
geyik boynuzundan aya tırmanan
söylediğin yalanlara dönerse bir gün
söyleyemediğin bütün sevgiler
kırılırsa incecik dallar gibi
yarınlara ertelediğin düşler
aşk onarır
sen ve ben
sesimizde uçurum şarkıları
ellerimiz iki kuğu boynu yere eğilmiş
iki yana düşüyoruz sessizce
yolda kalmış arabanın
kırılmış tekerleği dönüyor beynimizdepişmanlığın günle bitiştiği yerdeyiz
işte akşam, tül, bakır ve yas
havada kuş tüyleri, ıssızlık
ay şimdi sularda gizli bir veda
kumdan kalelerine ağlarken çocuk
ruhta köpüklenen o kızıl yara
çıkıp çıkıp geliyorlar zamansız
söndürülmüş mum alevleriyle
yenilginin görünmez çalgıcıları
kimi yaşarken ölmüş
kimi ölümde yaşayan
hiçbir şey avutmuyor beni artık
büyüyen çocukları izliyorum
uçuşarak çiçek ölüleriyle
bu sessiz acılar bizim tohumlarımız
çığlıklı günlerin bağbozumunda
-I-
o sen miydin, karanlığa örtülen
kapının eşiğinde, ufalanan renklerin, saf kokuların
kayıp geleceklerin saklanmış güneşinde
dalgaları susmuş bir kıyının iç çekişinde
-I-
gidersen
asırlık bir ağaca yaslanmış gövdem
kökünden sarsılacak
var gücümle bağıracağım
günleri yanıtlayan ormanda
değerli ayten mutluya geçmiş olsun acil şifalar diler en kısa zamanda aramızda olmasını yüce allahtan dilerim saygı ve sevgilerle
Size yorum yapmak bana düşmez. Şiirin kötüsü olmaz bence yazanlar insan oldğü müddetçe.
Sizi çok ama çok seviyorum. Bende yazmaya başladım henüz yeni. Hayat yolunun sonunda, becerebilirsem yazmanın çok başındayım.
En büyük arzum sizinle tanışmak hayranım size. Ne güzel dile getiri ...