Karlar düşer toprağa, kara kış susar ve dinler sakince.
Buz tutmuş zaman, hayallerin ötesinde,
Ulaşılması imkansız bir mesafe.
Yakamoz kırılır gecenin içinde,
Bin parçaya bölünür.
Susuyorum yok oluşuna, yalnızlığıma,
Bugününe ve yarınlara.
Sessizliğe gömülüyor bir yanım,
suskunluğunda kayboluyorum.
Oradan ayrılırken, içim hep burkulurdu.
Köprüyü geçerken gözüm arkada,
Bir sokak daha,
Bir bakış daha kalsın isterdim
Zamana inat...
İçim içime sığmazdı,
coşkun akan bir nehir gibi.
Senin yanında huzur bulurdum,
dizlerinde dinlenirdi yorgunluğum.
Bir nefes kadar yakın görünen uzaklar,
Her köşede farklı bir hikâye saklı...
Kimi çocukluğunu yolda bırakmış,
Kimi gençliğinin arkasından bakıyor.
Hey sevgili,
Duydum ki beni özlemişsin,
Yokluğum yaralıyormuş yüreğini.
Oysa ben senin kalbini buzdan bir kalıp sanırdım,
Kalbimin en değerli köşesindesin,
Her geçen gün daha çok seviyorum.
Kanımda dolaşan mutluluk gibi,
Gönlüme sığmayan derin bir ezgi.
Uzaklarda birini sevmek ne demek bilir misin?
Dokunmadan hissetmek, sesini rüzgârda duymak,
Bir gülüşe sığınmak, bir görüntüye muhtaç kalmak,
Geceleri yıldızlara dert anlatırken
Onun adını usulca fısıldamak...
Zemheri düştü şehrin omzuna,
can alıcı en keskin duruşuyla.
Ayazdan yük, derin bir suskunlukla
caddelere sinmiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!