Bir adım boy; yol olamamış..
Elde var koca bi kışlık kader…
Ne hüzündür tapınacak,
Ne acıdır tartılacak,
Ucu bucağından eğri,
Bir seyir çöpüdür hayat…
Karartı ışıklarda
Ders çalışma ihtimallerine kaçmak…
Karartı ışıklarda
… görüşlü pankartlar hazırlamak…
Karartı ışıklarda
Tanrıya biraz daha yakınlaşmak…
Düşündüğümden ibarettir ki,
Sevdamın kıyısına vurmaktayım.
Bir *boşuna*lığın tam ortasıyım
Ne boşa boş oluyorum
ne doluya dolmaktayım
biz ne zaman sevdaya tövbe etsek;
tam olarak istediğimiz
bu değildi aslında…
kırılgandık işte;
çıt diye kırılıyorduk olur olmaz..
baktı
gözlerime,
öylece baktı…
giden benmişim gibi…
13/10/2005 ist.02; 30
….suskun çığlar, kül eylemez yangınları…
….sarp kayalarda boy vermez mi dağ çiçeği...
….ve adına yakışmış ezgilerde gözyaşım…
….ismim cismim ne ise…
….yada sen her kim isen.
sesimde ellerinin sıcaklığı dillenir..
Bakmıyordu adam kadının gözlerine,
Kadının gözleri bakılacak göz mü değildi,
Yoksa adam göreceklerinden mi korkuyordu…
Bir mum ışığı karanlığında buluşmuştu yüzler..
Bir araya gelmeleri tesadüf değildi belki ama,
Sevinç miydi yoksa keder mi? ..
Şehirler dolusu,
Sokaklar dolusu,
Caddeler dolusu,
İnsan iskeletleri..
Yürüyorlar, koşuyorlar,
Bakıyorlar, gülüyorlar…
Geceler soğuk,geceler ayaz,
Geceler hain mi hain.
Seni yüreğimin seyrine yazıyorum.
Her zaman ki gibi kederliyim yine,
Her zaman ki gibi tekil!
Yanık bi özlem içindeyim;
Toprak kokusu gibi taze,
Ana sütü gibi helal!
Memleketimsin…
Dalıp dalıp gitmekte gözlerim;
BENİ DÜŞÜRDÜ
Şu derdime dert düşürdü
Gönlümde közün pişerdi
Yollarına güller sererdim
Güzeliğin dert düşürdü
Aysel kapılmış sellere
Sevdan düşürdü yollara
Peşinden aktım göllere
Güzeliğin dert düşürdü
Yusuf aşk şarabı içti
İçip kendinden geçti