Şarap
Yalnızlık,
Ve ben..
Üçümüz bi arada
Bide ortada
Küçük bi masa..
Suskunluğun izlerinde gözler,
İki yabancılaşma fırçası resimdeki..
Anlam donuk bir bakışta maça kızı,
Taşımıyor yükünü iz düşümünün.
Başkalaşan bir sayfa daha
Yenileniyor,
Tanıklık etmek istemezsin,
Gecenin renksiz tenhalığına…
Kırılmış bir ay gökte,
Ağlamayı bekliyor yıldızlar…
Olacak tüm depremlere hazırlıklı bir toprak…
Ve beden…
Böyle uzak durmasan,
Böyle umarsız,
Böyle habersiz,
Böyle çocuk...
Seni bir kez daha severdim
O en büyük acılarıma inat...
Kim sevdasını avans bıraktı
Camlı parlak vitrinlere…
Hangisine yakışıyordu
En çok kırmızı…
Yorulanlar yollarda mı kaldı?
Geriye dönme olanağı taşımadan..
......yürüyorum yalınayak,
.......kafiyesiz düşlerimle…
.......sokaklarda ıslıklar,
.......sokaklarda çığlıklar!
......yürüyorum karanlığa ilişmeden
....................düşlerim çırılçıplak…
Kelime hazinesi tükenmiş,
Tüketilmiş..
Verdiği alacağından fazla,
Verdiğinden habersiz…
Yandığı, yanılgısıyla birleşmiş..
Hep aralık kapılara gecikmiş,
içi olgun meyva,
dışı kabak misali,
bi çelişki var bu dünyada…
yaşamın içindesin,
ama yaşam senin dışında…
Atmosferine otursam
Şu koca dünyanın,
Yine fikrime sığmaz haylazlığım.
Gel geç yolcuları izledikçe;
Gıdıklıyorum avuçlarımı.
Bi hainlik var ki içimde,
Ne içindi bunca dargınlığım,
Hayattan koparcasına vedalarım..
Kendimde ki beni bile sığdıramamışım;
Onca nedenler sığdırmışım da yüreğime…
Dilek tutmuşum da kendim yokum o şafakta..
Neresinde bıraktım kahkahalarımı,
BENİ DÜŞÜRDÜ
Şu derdime dert düşürdü
Gönlümde közün pişerdi
Yollarına güller sererdim
Güzeliğin dert düşürdü
Aysel kapılmış sellere
Sevdan düşürdü yollara
Peşinden aktım göllere
Güzeliğin dert düşürdü
Yusuf aşk şarabı içti
İçip kendinden geçti