İncinmemiş bir söz bırak giderken…
Hiç eksilmeyecek bir gülümseyiş…
Kaybolmayan bir giz,
.........adısı ikimizde…
Ve gelirken,
Tabanlara kuvvet koşuyoruz aynamıza,
Tabanlar kuru,
Lakin tükenmekte sevda..
Öptüm çürüdü,
Dokundum eridi,
Söyledin gitti…
Hasret bir çığdır;
Tükenmez ve sürekli bir zaman kaptanı…
Her şey gidişatlı bir bekleyişle kalsa;
Beklenmez mi elbet,
Geleceğin mahsumiyeti..
Bazen bilineni firar etmek,
Vakti-zamanıyla sarılmalı yaşama…,
Geç kalınmışlığın affı yok…
Hazırlanıp gidermiş gibi sevgiliye,
Başlayacaksın yeni bir güne…
Ki sevgin sebepsiz olmalı,
Sarılırken bir akşamüstüne..…
Bütün yakılacak ağıtlarım adına,
Varlığın ve yokluğun belirsiz..
Bilinmez uzaklıklar çeker beni
Giderim giderim bitmez…
Çocuklar gül satar,
Çocuklar mendil satar,
Meyli muhabbetim hakka;
Bir aşkı ummandır.
Çok tarumar oldu bu gönül;
Söylenecek cefa efkardandır.
Zatı halim zamanıdır;
Bi yağmur yağmalı şimdi,
İç mahzeni çürüten bu nemden…
Eskiyor zaman…
Düne yeniliyor,
Açlığı bastırılmış sımsıkı sarılmalar…
Kollarına düşmüş bu kimsesizlikte;
Aldanmaların sularına kendimi bırakmam için çok geç,
Ve sana mutluluklar taşıyabilmemin zamanı geçmiş…
Beni yüreğimin en ince sızısında kanattın, sevdiğim..
Omuzlarıma çöken masum ağırlığında birkaç günün,
Seni temize çıkaracak nedensiz nedenlerime gömülürüm…
Herkes gibi bakıldığını gördüğüm pencerenden,
Her gece,
Bir koldan işgal görür ömrüm…
Bu beden,
Bu can,
Bu var-oluş,
Aldanmaya hazırsa
Günlerden bir gün..
İşte yani tam da o gün..
Biz unuttuk sayıp, uykulara gömeriz,
Hiç beklenmedik bir anda,
Hiç beklenmedik sevda-ları
…..
BENİ DÜŞÜRDÜ
Şu derdime dert düşürdü
Gönlümde közün pişerdi
Yollarına güller sererdim
Güzeliğin dert düşürdü
Aysel kapılmış sellere
Sevdan düşürdü yollara
Peşinden aktım göllere
Güzeliğin dert düşürdü
Yusuf aşk şarabı içti
İçip kendinden geçti