Bir köy öğretmeniydi Zeliha
Kuş uçmaz
Kervan geçmez
Kurak gönüllerin rüyası
Ha çıktı
Ha çıkacak derken
Gittin ya kırıldı kolum kanadım
Yerle gök arası büyür de büyür
Yoklar sayfasına yazıldı adım
Yüreğin yarası büyür de büyür
Bir gece yarısı, dörde yirmi var
Bir kır çiçeği iliştirdim saçına
Tırpan, çapa elinde, terdesin.
Nasır tutmuş, hiç mi yorulmaz ellerin
Ben küçük kızın Zeynep
Sen, kır kokulu annemsin…
Gözlerim uzaklara dalarken
seni arıyor çocukluğum...
dünkü rüyam canlanıyor zihnimde
hatırlıyorum
okulumun bahçesinde dolaşıyorum
üç beş çocuk top oynuyor
Bu gün bir gariplik çöktü içime
yetimlik gibi ne bileyim öylesine...
sarılıvermek geldi ansızın
yaşlıca adamın birine
duruşunu sana benzettim...
seyrettim
niçin böyle gizemli durursun
umudum, göz nurum...
girmek isterim içeriye
beceremem
bilir misin kahrolurum…
....................................
Ansızın buldum seni,
Duygularımın en suskun anında..
Beni anlayanların yok olduğu bir zamanda..
Belki de alışık olmadığım bir şiirdin,
İçimi döktüğüm..
Öylesine özgürce ben gibi..
Ölümün gölgesi çökmüştü çoktan üzerine;
Kendi mezarını da kendisi kazar gibiydi….
İlk günden akbabalar tünemişti tepesine;
Destanlar yazsa da, kendince sıradan biriydi…
Gülemiyorum
nedense çağlayamıyorum
dinginim…
iyisi mi yalnız bırakın!
Unuttum
Bugün cama çıkmadın
deniz mavisi gözlerin
parlamadı gözlüğünün altından
sıcak bakışların ısıtamadı
içimin zemheri ayazını
gülümseyemedin
yüreğinni içtenliği mısralarına yansıyan,gönül iklimimde her daim özel bir yeri olan güzel ablam..bir tanecik şairim