Ben seni senden bile çok sevmiştim.
Bütün olmayacak şeyleri yapmıştım.
Oysa ki ben seni nasıl sevmiştim.
Bir hayır’la bitirdin her şeyi sen.
Ne olurdu bir evet desen.
Şimdi anlıyorum, kaybedilmiş bir sevdanın peşinden koşmak
Bilinmeyeni bilmek gibidir.
Bilinen hiçbir şeyin olmadığını düşünürsek;
O zaman yaşanmış her şey bir hiçtir.
Aydın GÜRZ
Sana bir hikaye anlatıyorum;
Bir ömür kadar uzun,
İki cihan kadar güzel,
Üç harf kadar kısa,
AŞK
...
çok birikmiş namluda sözler
avluda volta atar gibi
adım adım tetiğe dokunuyor eller
Med-cezirlerin girdabından kurtulup yeniden bakmak için hayata diyorum. Gölgelenmiş düşlerimin atlasında yürürken, ayağımı çarptığım bir taştan esinlendiğimi anlatmak istiyorum. Bunun için bir ilan veriyorum yüreğime ve yüreği sevgi dolu olan canlara…
Umut ettiklerimin listesini çıkardım dün gece ilki neydi? Halkların kardeşliği hakların eşitliği. Yani ayrım yoktu. Yani kardeş olacaktık. Yani riya girmeyecekti aramıza. Yani eşitliğin denge noktasını kuracaktık. Yani yüz çevirmeyecektik kapımıza kadar gelen vicdan hasretine.
Ve daha sonra nedendir bilinmez aklıma zamansız bir sual takıldı. Birileri hala kan kusarken… diye başlayan ve virgüllerle birbirine bağlanan zincir halkası aldanmışlıklar. Bir nevi yarım kalmışlıklar. At gözlüğünü çıkaramayan sabit fikirler. Bakış açısında objektifliği yakalayamayan yitik serüvenciler. Kısacası yılanın kuyruk sancısı, dostunun evlat acısı.
bir dizin
diğerine
zincir halkası gibi
bağlanmış
şiir bu
acıyı görünce
Hadi git ol ellerin
ama hep ellerini ısıtacak ellerim
Aydın Gürz
Gururun incindiği her nokta da yürek sızlar
Bir kez olsun gülmedin bana
Koridorlar da okul bana hem mutluluk hem acı veriyordu.
Seni görmek için geliyordum.
Çocuklar gibi mutlu oluyordum.
Sen beni hiç görmüyordun.
Sefiller gibi acıya gömülüyordum.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!