Varıp gidek doru atım Kozan Dağına,
Sözüm var benim bey toprağına
Bakarım dünyaya içim yanar
Dilimiz susmuş kulaklar sağır
Anladım ki biz susacağız
Ve hortlayacak savaşlar
Yaptıklarımdan pişman
olmadım hiç diyor
saçma...
Pişmanlıkları yaptıklarından
çok daha fazla...
Adabı muhaşeretten
Haberin var mı senin
Yüreğime kar yağmış
Fırtına bana değmiş
Güneş duymuş ağlamış
Küçük bir kız çocuğu
İlk önce fırtınamda devrildim
kimse yoktu...
Ardından kirpiklerimden
süzülen nehrimde boğuldum
hayat sustu...
.
Kökü olmayan soysuz
Bacağıma dolan hele
Canıma kastın varmış
Köksüz ota itler üre!
Bir arpa boyu kadar yaşadığımız cüce ömür,
Beşer şaşar da postunun rengi ile övünür,
Sevgi ve emek paylaşılmazsa her renk,
Ayrılık acımasız
ve boğazımda
düğümlenen nehir,
gidersen gözyaşlarım
coşarak gelir...
Vurulup yere düşen Tanrı'ya
tüm ormanın melekleri
ağlaşırken,
çığlıklar yankı yaptı göklere...
Bağrışıyorlardı çiçekler böcekler
Başarılar
“Yere” mim olmadan “yâre” lam olmaz.
Görmemişken bile, yüreğim kaldıramaz.
Cemalini göreyim, cennetten de geçerim
O Kevser şarabını, sonsuza dek içerim.