Elimi attığım her dal
Gölgesinde uyukladığım her ağaç
Soluyor yavaş yavaş
Ne değerse kayboluyor bana
Dört bin yıllık bir kuraklık
Ne neşe bırakıyor ne de bir duygu
Bir idam mahkumu pencerede
her çan sesi içini titretmekte
unutmuş rüzgarın hissettirdiklerini
ağaç yapraklarının hışırtısını...
etrafı yalnızca dört duvar
Uzak bir şehirde bir kadın
Uzak bir şehirde bir adam
Hiç görmeden gözlerini birbirinin
Aşkı yüceltmişler o yekpare gönüllerinde
Bir şiire gönül vermiş kalpleri
Bir şiir gibi eşsizdi hikayeleri
Sen ki o tüm şiirlerin zarif ruhu
Ben ki o ruha meftun şair
Seyrederken çehreni aldın ruhumu
Ne gelir elden yazmaktan başka şiir
Sen ki o boğazın dalgası
Senin izin var
En sevdiğim sokaklarda
Senden bir parça taşıyor bu şehir
Senin izin yaşıyor bu şehirde
Senin kokun esiyor
Sensin bu şehir bana
Son bir dans et benimle
Bırakalım her şeyi karışalım birbirimize
Elimi tut son bir kere
Daha tutamamışken elini
Lütfen kabul et bu teklifimi
Elimde boş bir şişeyle gezerken avare,
Her yudumda gözyaşlarım döküldü gökyüzüne,
Resmedildi yok oluşum zeminlere,
Kalmışım sensizlikten biçare...
Sözler mânâsız gelir kulağıma,
Fısıldayarak anlatacağım sana her şeyi
O denli işleyecek ki ruhuna
Susturmak isteyeceksin sesimi
Dinlemeye korkacaksın sözlerimi
Ellerin titreyecek, üşüyeceksin
Kaç gecem sabaha erdi
Baş ucumda resmini izleyerek uyuklarken
Kollarımda olmamana rağmen seninle dolup taşarken
Yanımda olmamana rağmen kokunla kavrulurken
Söylesene kaç gecem sabaha erdi senin hasretinle
Uzak diyarlarda dolaşıyor varlığın
Göğsümde bir sancı
Yine odamdayım
Her şey benim ama
Ben her şeye yabancıyım
Yatağım reddediyor beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!