Yıkılan bir binanın temel taşlarının çalınışı nasıl umursanıyorsa,
İşte öyle bir gözyaşıydı denize düşen.
Gökyüzü yüzünü ne kadar saklıyorsa o kadar karanlıktı etraf.
Güneşin doğuşu değil sabaha, bin asır geçse varmıyordu firaka.
Dipsiz kuyularda bırakıyordum özlemlerimin miadını,
Ve süresi geçmiş bir vazgeçişi örüp duruyordum üzerime.
Bu kadar güzel olmamalıydın.
Yüreğin dar ağacını anımsatıyorken,
Ellerin intihar kokuyorken bu kadar güzel olmamalıydın.
Bedenim asılmaya razıyken teninde,
Deli divane olan bir ben varken gözlerinde,
Bu kadar güzel olmamalıydın.
İçinden raylar geçiyor hayatın,
Vagonlar bilinmedik düş kırıklarıyla yüklü.
Düştü kırıldı dediğimiz,
Eskaza yok olan hikayeler.
Çınarların gölgesine sığmaz oluyor bulutlar,
Ve sırılsıklam terliyor zaman zembereği.
Yorgun bi akşamdayım,
Yıldızlar gözlerimde sönüyor.
Yavaş yavaş ıslatıyor sağnaklar ruhumu,
Ben kaçıyorum tüm zamanlara inat.
Sığınıyorum bir lacivert koyuluğuna,
Yüreğimde tarif edemediğim duygular.
Kesilirdi sesin soluğun bir kapının eşiğini aşıp gittiğinde,
O kapının eşiğiydi ne de olsa kelimelerinin kıyametine sebep,
Ve o eşikten geçtiğin andı sana bağlılığımın musallaya terkedilişi.
Yüreğine çekilen sürgüler,
Karanlığa kapanan onca kapıdan sana bahşedilmiş olanı...
Hepsi sükunu dost bilen,
Eylül akşamlarının günah tütsülü bakışlarına saklanır bir gemi,
Kuruyan güller dökülür yakamozuna denizin.
Masmavi ölüm kokar etraf, masmavi gözyaşı kokar.
Sığ sular dibinde kalp kırıklarım,
Fırtınayı bekler bir gece yarısı kıyıya vurmak için.
Masmavi tuz yakar canını, masmavi okyanusları mesken tutar yarası.
Avuç içine sığacak yüreğim sığmaz oldu içime.
Öylesi büyüdün ki yüreğimde,
Hayatı taşıyamaz oldu omuzlarım.
Gitme dedikçe kaçarcasına uzaklaşan umudum;
Gel diyemem sana bilirim,
Ama daha fazla ırama uykularıma.
Gecemde üşüsün ay,
Zifiriliğime süreceksen yüzünü, gelme.
Kuş gibi çırpınsın yıldızlar,
Aynalarda susacaksan, gelme.
Yanıt bulamadığım her sükun yansın sabahımda,
Öfkeyle bir çığlık koparacaksan, gelme.
Yıpranmış sayfalar arasına sıkıştırılmış bir kitap ayracı gibiydi 'biz' denilen o üç harf.
Yalnızca anıları ayırıyor,
Yeni hayatlar koyuyorduk üst üste.
Okundukça kıymetleniyor,
Aynı zamanda alışılıp o eşsiz güzelliğini de yitiriyordu.
Kırışıyordu zaman avuçlarımızda,
Kum saatini ters çevirdim zamanın,
Ne zaman ki kum taneleri düştü yere,
İşte o anda döküldü sicim sızılarım.
Dikenli tellere sığınmış korkularımla yüzleşti çirkef sözler.
Alacaklı gölgelerle kapıştı haykırışımın sıkı fıkı hayretleri.
Bir kahin soluğunca bilmiş aynalar sıkıştı kapı aralığına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!