Küstü ruhum bana
Durup durup sınırlarını aşarcasına
Çarpan yüreğim
Ruhumun başını taşlara vuruşu
Aslında
Onu hiçe sayışlarımın
Nasıl başardın bunu
Böyle hiç bir şeye tutunmadan
Nasıl dolaşıyorum boşlukta
Tüm nameler sesinde mi eridi
Avuçlarına alırken renkleri
Niye yaa niye!
Beni kolsuz, kanatsız
Bıraktın niye!
Kalbimde koca bir
Yara açtın
Niye!
Aksak uyanışlar var hala sabahlarımda
hüzün barının müdavimi demlenmiş yine mekanında
geceden kalma bir kırılma sesi ağrısı olup
kondu çaresizliğin izin vermediği dönmeyen dolabıma
parmak ucu yürüyüşüne dayadım ayağımı
Değmezdi aslında
Üç kuruşa etini satanlar kadar
Değersiz sözlerinize yanmaya
İçimin sevgi volkanlarından sıçrayan
Nefret damlalarınca
Şu şehrin ışıkları damlayınca
Denizin lacivertine
Kıyılara dünün gölgeleri kurulur yaa
Şaşırtır nemli gözleri
Görünmez bedenler
Kuytularda yorgunluklarına sarındığında
Güneşe aldırmayan kar taneleri gibiydi
Olmaz anda olmazlara tutunmalarım
Oldu işte ne gelir elden bağı bakışlım
Gamzede sır akışların yaslarına atıldım
Ahh bir bilsen
Yürek sesimde bu yanışa nasıl alıştım
zaman masallar papatyalar
bula bula beni kıskandılar
baharı anılarımı
sakladı yapraklarına papatyalar
bin yaprağına
Kuyruğuna kızıl bağlı lacivert
Süpürürken yıldızları
Mavi takıldı peşine
Gözüme uykusuzluğu çizişinden habersiz
Ne nameler dizildi dudak izime
sana olan hasretimle delirir gökyüzü
zaman mekansız kalır
her hücrem acı doğurmaya yeltenir
sahtesinden şenlik eser yüzümde
içim karabasanların elinde canverir
deli bir boran misali sensizlik yayılır günüme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!