Büyüklük gelmektir tüm şefkatiyle,
Bir genç kızın duygularını anlamak,
Büyüyor olduğunu hissetmek,
Onun duygularına ortak olmaktır...
Başkaları bunu yapmadan önce..
Ne de olsa önden giden yolu açar, yol olmaktır tabiri caizse..
Bir handedir kadın,
Gül yüzlü hurilerin imrendiği.
Kahkahasında gözyaşı saklayan merhamettir.
Güneştir ışığında alevlerin küllendiği.
Yürek hanedanında yetimleri kollayan bir eştir...
Aşkı serçelerin gagalarına saklayan bir nur,
Kabbe düştü saçlarının arasına
Radme benim olsun
Dayf oldum yüreğinin sevdalar diyarına
Umuda yükselen hammamem varsın yel olsun
Ey Aşk-ı zemin
Çok yaşa Sakrah!
Bir kanadın Kudüs,
Bir kanadın Basra...
Çocukken terennümdün dudaklarımda ''Hani bana? ''
Yüreğim Kudüs kadar tutunmaya muhtaç güçlü kanatlarina,
Basra kadar paramparça...
HAYAT BANA GÜZEL
Bugünlerde ''hayat sana guzel'' diyenlere alınır pardon alışır oldum. Öyle ki beni bu satırları yazmaya zorladılar... İnsanlar hayatınizı anlatan romanınızı gözlerinizin sayfalarında okumayı bilmediklerinde Hayat Sana Güzel diyeceklerdir. Oysa hayat ruhunun acılarına kılıf giydirmeyi basarmis bir deli kadinin gözlerinde güzeldir. O kadar imreniyorsan bu deli kadına...Önce ruhunu giydir..
Ruh üşür...Nasıl varsa bedeninin bir elbisesi ruhun da olmalıdır..Ruh çıplaklığı beden çıplaklığından tehlikelidir...
Kalbini de giydir. Acı söz kurşun gibidir. Yüreğini hedef alan her türlü suikaste karşı, çelikten giydirdiğin bir yelekle onu koru..
Pişmanlık ahmak insanların işidir. Güçlü insan pişmanlığının arkasına sığınan değil, pişmanliklarini kazanımlarına sermaye yapan insandır.
Geçmiş Kördüğüm olmuş bir ayakkabı bağıdır..Çözmek için uğraşirsan yola geç kalırsın....
Allah’ tan başkasına kul olmadıysan,
Kapitalist sistemin kölesi değilsindir..
Erkek bir kapitalisttir..
Acıdıkça lütfeden…
Kendisine muhtaç eder,
Öldürmeden…
Mavi giyerdi mesela, sabah olsun diye sabirsizca bekler, perdelerini günün ışıklarıyla birlikte açardı.Baş örtüsü sarıydı, güneşi temsil ederdi o ve çiçekleri kırmızı turuncu mavi...Yeryüzü adeta onun aynada ki suretini andirirdi...Mevsimlerden yazdı...Bulutlar ortünce maviliği, güneşin sarısı kara bulutların ardında kaldı..Bir siyah kadifeydi gökyüzü...Aynada ki siyahlığın bir yansıması..Hani belki de cürümlerinin karası..Yoksa olabilir mi bir sonbahar hatırası...Aslında hiç kimse bir kimse değil.. Kimsenin yok bir aynası...Herkesin gizlenip durduğu sadece dev aynası.
Akan sular durur hani...
Bir ikindi kahvesi bahanesiyle sohbetini arzulayıp ‘’geliyorum’’ diyen dost için...
Kapanır kitapların kapakları,
Kalem dost ertesi bir zamana terk edilir...
Aslında bir fincan kahveyi sunanin değil,
Bir fincan kahveyi dileyenindir hatır.
Sevenin gönül kapısı, eşiğinde kırgınlıkları barındıran çöphane değil ki,
Yığdıkça yığıyorsun...
Ne insaf süpürgeni alıp eşiğime el atıyor,
Ne de toptan ateşe veriyorsun...
Gönül yığınlar içinde infilakın eşiğinde,
Sen gülüyorsun…
Gülüm dedi…Yapraktan, gülden utandım..
Güle kokusunu veren Yardan utandım
Dikeninden korkmayan Candan utandım..
Dokunduğum dalından, elden utandım…
Gülüm dedi..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!