/Sesinin tınısında,gözlerinin buğusunda
Sarılmıştı yürek aşka.../
Şimdi
Vedasız
Elvedasız
Yüreğim zihnimin darağacı
Kırdığım kalemin hükmünde
Fikrimi astım aklımın köşe başında
Canım yanıyor...
Kirpiğinden düştüm sevdanın, iki damla gözyaşıyla
Aşka kapattım gözlerimi
Söndürdüm dilimde sözlerimin ateşini
Yaktım yüreğimdeki yerini
Öldüremedim yine de sana yaralı yeminimi.
Gözlerin
Gecemin titreten ayazı gibi
Gözlerin
Göğümün binlerce yıldızı gibi
Gözlerin
Sen yağmur, bense sana aşkla filizlenen topraktım
Gittin!
Acının tohumunu yüreğime bıraktın
Devirdin içimin dağlarını üzerime
Görmedin
Ayrılığın gözlerime dirhem dirhem çöküşünü
Adı Eylül'dü,
Hazandı,
Hüzün kokardı.
Kandil ucunda umut
Işığı karaydı.
Ey aşk!
Boğazıma düğümlenip içime düştükçe nefesin
Susmaktı senin adın
Tutsak kaldı yüreğimde tek hecelik vuran sesin.
Ne zaman giydimse üzerime elbiseni
Gözlerine soyunuyor gün
Gözlerin
Şair kokulu bir nisan sabahı
Düşlerimi süsleyen nemli bir vakit
Ve gözlerin gözlerime çöken
Yüreğimi gömdüm ayrılığın toprağına
Gözlerim yağmur rengi
Gözyaşım merhametin gölgesinden bakıp
Tövbeli bakışlar düşürdü
Ağladı nemli yalnızlığıma
Başka kim tutardı ki kirpiğimin matemini...
/Gönül iklimime baharın geldiği an mıdır bu?
Söylesene yar
Gece yarısını saklayan
Hangi çiçeğin kokusudur bu, kalbimde duyduğum? /
Mor menekşeler mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!