Buraların fareleri ısırmıyorlar adamı, dost biliyorlar, yandaş biliyorlar
Dokunmuyorlar etin kaba tarafına
Buraların güneşleri ısıtmıyorlar adamı, bir çekingenlik, bir soğukluk var
Top küreyle, yer küre arasında
Buraların kadınları, ödünç vermiyorlar ayaklarını kocalarına
Fetiş kokmuyor geceler
Biz ikimiz uzak şehirlerdeniz, ne sen beni tanırsın, ne ben seni
Camını açtığında el sallayamazsın bana
Sesini duymuşluğum yoktur
Bitişik de değildir odalarımız
Biz ikimiz uzak şehirlerdeniz
Hiç olmasa bir gün
Rüzgar
Saçımızı bozmak için
İzin istemesin bizden
Gücümüze gitmesin bıyıklarımızın terlemesi
Kadınlarımızın başka adamlarla yatması
Her bir damlası bir kaya parçası olan yağmur
Yağıyorsa eğer bir dağın yamacından
İncecikti, dün gece, sen uyurken saçlarıma
Yağıyorsa eğer, yağmaması için bütün alemler, bütün rüzgarlar
Elbirliği etmişken
Sen benim yağ lambamsın
Kaderin yok
Sönüp gideceksin, devrin kapanacak
O kadar çok ışık var ki etrafımda
Bilemezsin
Uzun süredir mektupsuzlaşamıyoruz, elim gitmiyor
Burada, bu dört duvar arasında
“Güneşe hasret” lodosa kardeş”
Bir başınayım
Keyfim yerinde değil yani
burnumu karıştırırken
etrafa bakıyorum hep
biri görmesin diye
ama görünsün de istiyorum
kınasınlar beni
utanayım
Aşıksan eğer
Bırakın öyle sansın aşıklar
Tütün içip
İç çamaşırlarının temiz kalacağını
Kurşun gibi bir şey
gitmekle kalmak arasında
bir bavulu kapatamadığınız oldu mu hiç
ağladığınız ya da
tanımadığınız insanlar için, bilhassa insanlar için
sokak ortasında
bazen bir Ahmet Kaya şarkısı
kaybolmak mümkün mü
ıssız bir sokakta değil
kalabalık bir caddede
görünmez olmak
suretler, insanlar
geçerken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!