Dili bal gibiydi.
Ama o balın içinde saklanmış bir taş vardı.
Çarptığında acıtmaz hemen —
ama derine işler, geç sızlar.
Her hevesi bir aldanıştı.
Tatlı başlar, tuzluya bile varmazdı.
İnanırsın… çünkü görmek istediklerine inanmak kolaydır.
Ama ya o, sadece olduğun gibi görseydi seni?
Oysa gözleri…
gözü değildi onun.
Perdeyle örtülüydü.
Bir perde düşün: görmeni değil,
kaybolmanı sağlar.
Ama belki de o perde,
kendi çıplaklığından korunmak için vardı.
Kalbi bulanıktı.
Yaklaştıkça kaçardı,
ve sen her adımda biraz daha düşerdin.
Sanki bir yokuş,
bir kayış,
bir uçurumun kenarında bir el tutacak sanırsın.
Ama ya o el, seni değil, kendini tutuyorsa?
Mevla derdi dudakları.
Ama kalbi başka bir secdeye eğilirdi.
Zikre sarılırdı,
ama niyeti görünmekti belki de.
Ney gibi geldi sesi — yanık, derin, içli…
Ama o ses yakıyordu.
Belki de o yanıklık,
kendi içinde dönüp duran bir ateşti sadece.
Derviş sandım onu.
Yoldaş…
Ama işitmezdi.
Söz duymadı, sessizliği anlamadı.
Kulağı vardı ama sanki sağırlıkla yeminliydi.
Rahmet yağsa da ona…
toprak suskun kalırdı.
Ama ya onun toprağı senin yağmurundan yorulduysa?
Her sözü zincirdi.
Usul usul sarardı etrafını.
Sevgi dedim;
meğer o sözler senden seni alan örtülermiş.
Aynaya baktığında,
artık kendin değildin.
Onun sessizliğinin şekline girmiştin.
Ama belki de o sessizlik,
senin sesinden korunmak içindi.
Söyledikleri Hak’tan değildi.
Nefsin dualarıydı —
karanlıkta fısıldanan.
Söğüt dalı gibi kırılgandı her yemini.
Ve hiçbirinde kök yoktu.
Ama kırıldığı yerden yeşermek de her canlının harcı değildir.
Şimdi bakıyorum:
Hiçbir yemin tamam değil.
Hiçbir birlik, özden sağlam değil.
Sözleri bir ağ gibi…
bağlamak için değil,
boğmak için örülmüş.
Ama ya o da boğuluyordu,
sadece senin içinde?
Ve en çok…
sustuğunda konuşuyordu aslında.
Çünkü bazen kötülük kelimeyle değil,
boşlukla yapılır.
Ama boşluk…
her zaman kötülük müdür?
Kayıt Tarihi : 19.5.2022 20:18:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



