Güneşin koynundan kopmuş ay
Parlar bahtıma bir hüzün hüzün
Şu Yalan ömrümün çoğusu zay
Buğday başakta kaldı bak güzün
Çeşme senin yalağından yar içsin
Kamil-i derviş ervahında hu derken
Tabutu mekanda harmanım darken
Ilahi vücut yoklukta her yerde varken
Nefsinden kaçmaktan başka care yok
Efendim üryan olan bu şemsim kara
Ne desem kar etmez akılsız başa
Dantel olup ıslense bu kadar olur
Bela def olurken düşer telaşa
Süzgecinden geçmez kaybolur
İhanete uğrar da yine ar etmez
Bu yıl yine hasat olmadı oğul
Sam yeli değdi çorak toprağımıza
Altından bereket fışkıran şu yeryüzü varya
Kin kustu sanki, kin kustu çanağımıza
Adetlerimiz törelerimiz değişti artık..
Bayramlarda el öpme kuyrukları yok oldu
Leylim yar dinle bir sözüm var
Sana sabahlar olmazmı dersin
Saçların can ipi yüzünse duvar
Kuş gibi canını aldımmı dersin
Leylim yar dinle bahar geliyor
Sen mi beni bekliyorsun karanlık dehlizinde
Neden buğulanan gözlerini göreyim neden
Halbuki seni arıyorum gölgemin izlerinde
Gördüğümde yüreğime kazıyorum yerden
Bir zincir var bana gelmene engel galiba
Bir yiğitde bu dünyadan göçünce
Içerde acısı korumuş derler
Hele yarine hasret kalınca
Ölebilmesi bile zorumuş derler
Sehere de nazlı yarim sehere
Ters arpa başağı olmuş içime
Yutkundukça gider ayrılık
Soğanın zarı gibi azı dişime
Acı tadını sürer ki ayrılık
Gündüzü tabut geceyi kabir
Gidin, gidin artık kafamdaki gölgeler
Manası kendinden ağır düşünceler
Çıkar dediler...
Aklından beklediğin kıvraklığı
Tenhaların sıcaklığına değiş...
Kaybol gözlerin buğusunda
Yarın busesinde eri...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!