Geceye benzerdi gözlerin, kirpiklerin sığ bir orman gibiydi
Ağladığın zaman geceye sinen yağmur yüklü bulut olurdun
Ve ben kaybolurdum o yağmurlu gecenin koynundaki ormanda
Erkekler ağlamazdı ama ben ağlardım yalnızlığımda
Ağlardı seni seyrederken deniz
Hastalanmışsın hala mı üşüyor ellerin
Yaktığın ciğerim ısınmana yetmedi mi
Kaç bardak içtin gözyaşımdan
Boğazında ilacını içine itmedi mi
Gel istersen son bir yangınlık yanım var
Bu sabah yağmur suratlı bir çölde uyandım
Gözlerimin mağrurluğunu duru sular yıkadı
Perdesiz penceremin kanatlarını sağa sola kırdım
Tozlu bir soluk çektim ciğerlerime genzim tıkandı
Uzamış sakallarımda nasırlı ellerim gezindi durdu
Gönül penceremde yırtık bir perde
Sızar içeri hüzün yüzümü öper de
Ondandır mahzunum biraz
Pek yanık sesli, sessizliğin,
Her bir harfsizliği sızlatıyor içimi
Dağların ovalara bakan yamaçlarında
Toprak kokan hayatlar varmış Gülizar
Kardelen soğuğu yüksek doruklarda
Köz içinde sözler varmış, yakarmış Gülizar
Bağlanırmış gözler ufukların ucuna
Kar tanesine benziyordu gül yüzün
Eksilmezdi gülüşün, uğramazdı hüzün
Sana bakıp daldığım hayallerde
Açılmayı arzu etmezdi, istemezdi gözüm
Şu sevdaya düştüm düşeli
Yüzüm donuk, kalben hardayım
Zikrim başka fikrim başka,
Hayalimde pişkin, karşında ardayım
Şu sevdaya düştüm düşeli
Gece, rüzgarın sesiyle duyurur fermanı
Yar yüreğinde darağacına çağırır
Akreple yelkovan en sonunda tüketti zamanı
Ölüm gelir, ağır ağır
Seni sevdiğimi bilirdi tüm harfler
Kalemin karasına söz kesip
Defterimin beyazında buluşurlardı
Ben gizlimi aşikar edeceklerinden korkardım
Ne zaman toplansalar, ellerimde buruşurlardı
Her gece, göğsünde hüzün ile serilir semaya
Kimi dalgın gözlerle seyre dalar
Kimi elinde sigarasıyla dumana boğar bu vakti
Geceleri özlem düşer yastığa bir tohum gibi
Ve tohumları sular aşıklar, gözyaşlarıyla
Yeşeren her filiz sol yanına bir gam bırakır bu şehrin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!