Yağmur yüzlü satırlar akıyor toprak kokulu kağıtlara
Dilsizliğim çamurlu harflerlerle sensizliğimin tarifinde
Rüzgar bezeli soluklarım hüzünkar vadilerde ıslık ıslığa
Bozdu kalem kağıdı sancılı cümleler şimdi ana rahminde
Yaksam seni dudak harımda
Gözlerimin kaynar kazanında yaksam
Diz çöksem başucunda
Yokluğuna inleyip ağıt yaksam
Düşsem gözlerinden, avuçlarına aksam
Bir mendilin en kuru yerinde
Yıldızların dizleri titremekte.
Ağlamak da yasak, gülmek de
Sema gözlerinde kızıl bir yağmur taşır
Çöl olup kavrulmak da yasak, sel olup gürlemek de
Her çare çaresizce çark ediyor içimde
Hasretin mızrabını özlemin teline vura vura
Şu yürek ızdırabını yalnızlığın harcına katarak
Ermeden toprağın koynunda sonsuz bir huzura
Gülüşünün gezindiği gamzelere oturarak
Yine yeniden sana geliyorum
Karanlık kalbimin ışığı sensin, bir gülümse gönlüm aydınlık olsun
Tenimdeki veremin umudu sensin, bir görün gözüme çarem bulunsun
Hücrelerimde zikrine düşen terim helal bir uğraşın toprağına düşsün
Ve yeşeren her filizin yarınları nur yüzlüme gölge olsun
Kaşının karasına çekilir geceler, hecelerin her biri sana uğurlanır
Ey yüzü cennet, sözü cehennemden tüten sızı
Ey vahşetin dik başlı neferi, sevdamın rahmetinden ürken kızı
Gözlerin ki gözlerin değil mi ellerimde büken sazı
Ben çektim ben bilirim, ben bilirim bu yası
Saçlarının rüzgarından topladım saldım içime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!