suyu okurum
gönül kalelerinde burç
yürek odalarında baş köşe
emel heybelerinde payitaht
arzın zirvelerinde avize
yüzüme vurur tokat
eylül yağmurlarının selinde kaldı seviyem
çığlıklarım düğümlendi
mil özünde
buğulu bakışlarımda alev
savaş alanındayım damdan düşenlerle...
sûra üflenir kâinatta
karanlıktadır aşk yankılanır matem
mesaisini uzatır gün
ay ışığı giyer geceliğini
düş vakti arar bir kuytu
gülümser açlık aynalara
yankılara durdum
gecenin sessizliğinde
acılara süresiz izin verdim
görüşmeyecekler bir daha
omuz verdim yıllarıma
çare bulamadılar geçen zamana
geceye versinler müdürlüğü
alt üst etsin karanlığı
ılık uykularda
devriye gezen yıldızlar
nöbet saatini şaşırmış
kaplamış hüzün zeytin ağacını
kırık dalları
kana sürmüş yüzünü
kana kana
izini sürüyor isli beyazın
zindanda bir ses işitiyorum
parmakları üstünde yürüyor
çığlıklarını alev sarmış
ilk kurtarılacaklar arasında
karanlık dövüyor tahıl tanelerini
her çekirge sıçrayışında
zehri yaratan şehir
nefeslerde ölüm kokusu
koşar fırtınaların ardından
korku
mahiyetinde kırık dişli aslan
sulanıyor avına
zalim pazarlarından
merhamet ısmarladım
nafile
alınmış olsa da
delik file
en ucuz olanı
zaman hasadında sendeliyorum
ayaklarımda keskin tırpan
bölüyor günümü
mevsim benden aç
öksüzlüğüm tırmanıyor göğe
yırtık ses tonum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!