dünya zalimliğine
el sallarken
sonsuzlukta ıssız beden
teneşir konuşmalarında
bembeyaz bir ten
ebediyete yürürken
ısıtmayan güneş ışığıyla
rüzgar eser sabahın erken saatlerinde
günün sevinçle başlayışıdır bu
kuşlar öter yapraklar sallanır
mutluluk arayışı içinde
uzun türkülerle yollarda insanlar
sorun büyüklerim bana
şu yaşadığımız çağda
para nedir zaman nedir
Napolyon Sezar Arşimet
benim bildiğim para kazanmaktır
arkasından da harcamak
üşümediğini söyle çocuk bana
senin şehrin hani gridendi
tüterdi dumanı yüreğinin
gül kokardı sabahları
yolları yağmur dilindendi
seni çağırırdı yer altı oyunları
son kez süslerler dünyayı
ölüler musalla taşında döker gözyaşı
hoca sormaz bilir misin bilir misiniz
baykuş tutuşur bahse sabaha karşı
akasya dallarında görünmese de hüzün
yıllanmıştır gölgesi ölümün
çığlığım etkisiz
boğulmuş karanlığın yastığında
hiçbir dize beni tanımıyor
uykunun ortasında
şehir var yıkık
şehir var koyudan öte
güne sen düştün
Nil kadar gözyaşın
yüreğinde yanardağ
yıllarca birikmiş acıların
ödünç defteri günleri kemirmiş
takvim yapraklarında hep sonbahar
suç kralı...
demirleri öğütüyor gün
pasını siliyor beyaz kâğıda
kum saatini koymuş
mahkeme kapısına
gıcırdayan menteşeler
kimsesizleri süsleyeceğim umut alevleriyle
dumanları gözükecek ufuktan
yıkanacak mavilerde
filizlenecek yürekler
buhar tüten topraklarda
yavru verecek her güne




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!