Kendine koşulmuş arabası öküzün
Çektiği sapla saman olsa, yeri dar.
Çıkar ve umar ile doldurmuş yükünü
Sivri mudul battıkça pek hevesi var
Çeker yine de gıcırdaya gıcırdaya
Bacakları acıya, cevap vermez öküzün.
Boşluğa bakınca ne görüyorsun!
Hiç amaçsızlığa tutuklandın mı?
Sen yokluğu ne sanırsın!
Hayatın dipsiz bir karanlığa
Düşerken
Gözlerini açıp ta hiç baktın mı?
Bana elini vereceksen, yüreğini isterim sonsuza kadar
Beni seveceksen, bilmelisin! Bu aşk mahşerde biter.
İyi düşün! Sonra ben, hata yaptım demeni affetmem
Böyle der içimde ki sevda, seni yüreğime alacaksam.
Dalgaların gelişi vardır okşar gibi, kumsaldır yüreğim
Hangi dert eyler beni çarelerden uzak
Hangi gam vurmuş sözün durağıdır bu!
Derûnum da dinlenen gözlerden ırak
Kör kuyumda kederli tatlı bir sudur bu.
Ne harlı bir nefestir şu yerlerin sözü
Uzun karartılar gözümde yüzüm gergin
Bir acı kurşun gibi geziyorsun tepemde.
Yalan, o kadar çok yitilen şu ömre son
Sözündür bana söylediğin, bu bir veda.
Bu ses var ya! Bu ses!
Bırak beni, şu durgun, soluk, yıkık duvarı
şu virane evin gölgesini kaldırır;
aşk'a götürür, aşk'a.
Oynatır dibinden ökse dağları.
Bu öyledir vaktin ses'i
Şu koca dağları geçilecek diyordu
ufacık boyuna rağmen.
Hayali dağlardan büyük bir cüce adam
yurt arkasında diyordu, en güzel evin! ..
Sevilecek kadın, tüten bacalar, aşk diyordu;
şimdi biraz uyuyalım...
Bu deniz ölü, artık yok.
Bu tutkuyla bakılan maviler.
Özlemin; serin suları arıyor ama
gelgitlere sokulmuyor içim
bir daha, iyi düşün emi! ..
Beklenmez
Dürüstlük eski topraktı, çağı bilmez!
Delikanlılar Conk bayırında, yıl 1915.
Merhamet kemiğine kadar çürümüş
Vicdan kepengi indirmiş be millet!
Değil milenyumda sur'a kadar açmaz.
Sol yanımda mahur bir düzende üç, belki beş
Sağ yanımda kuyruk şehre sığmaz!
Bir yanım yorgun güneşin leşinde çakallar
Bir yan var ki, onlara leş olup yenesim var!
Batırıp ekmeği denize yanında biraz soğan
Suyu baldan çekmiş, acıdan tatlı, katığımda var!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!