Bu döküntü, bu sefalet, ah bu viranelik
Alçak bir lağım çukuruna düşmüş olmalı ki
Lenkam, ah Lenkam!
Boşlukta kudretsiz bir ışıktı gördüğüm
Şu üstün, sefilliğe and içmiş gibi yırtık
Üstübeç gibi tenine oturmasıydı ilginç
Aklımı karartıp öyle bir tuzak kuracağım ki
İhtişamlı olacak, kalbimin sonunu hazırladım.
Bir gül görse ölümün kanlı yüzü sanacak
Bir daha olmasın! Diyen, yakarışı hazırladım.
Kıyılan canımda ateşin harını ben bilirim!
Son ver artık tensizliğe, yol ver artık
dokunmayan sözüne bir son ver, gidişelim!
Yahut
Sevişelim artık ibrikçe, rol ver artık
kendinden bir bardak çıkar, suyu bölüşelim!
Olmadı
Hani, bu han üstüne sarılmış ürpertiden
bir fahişe gibi sokulduğun, dokunduğun tenime!
Utancıma yüz burduğum dersin ama sen,
inmez içine yüreğim, sığmaz ki... Korkuyorsun
sevdanın parmak uçlarından.
Yüreğin bir dip, dalgalı bir okyanus o gözlerin
Sen saçlarını mızrap gibi ver ki elime
ben yüreğin tanburunu yerle gök yaparım.
Dibin oynar ezgiden düşen her ses!
Senin için tınlar, ben şelale gibi ağlarım.
Ne bayram yeridir, ne can pazarı bu.
Ne kan derdidir, ne sana bakarım.
Kır çiçeklerinin yeri güzeldir
Her vakit taze bir rüzgâr alan
Yemyeşil düzlere nazire eder.
Sonsuzca bir güzelliğe dalan
Bakışlara cennet yolu gibidir.
Artık usule girmez notalar makbul
gürültü ahenge denk tutulur oldu.
Meyhanelerde iblisçe konuşmak;
kutsanır olmak bir konsomatrisin,
her sek içkisinde, biraz dokunmak;
Karanlık gecelerin asi yıldızı
Düşlerimin buruşuk kirli çarşafı
Sen olmalısın kapıyı çalan
Ansızın giriver alıver canımı.
Sen kuvvetli bir rüzgar
Gün daha doğmadan uyanırmış kötü insan
ebede sövmek için her dakika hazır, hazır...
Ah bu dünyada kalana uyanır zalim öfkesi
bir ibret daha kazınır acıyan cancağazıma..
Taş kesik vicdanlar arası bir yer tutarsın
Nerede o mehtap? ..
Nerede o deniz? ..
Nerede o kıyı? ..
Ya onlar sahte, ya ben sahtekâr!
Demek! Mehtabın kadar yalanmış sana bakmak,
Ondandır; küskünüm, dargınım denize...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!