''... ve anlıyor ki insan; kendi nefsinin arzuları içinde, kendi içselliğinin sınırlarında, sadece aldığı tad, duyduğu haz ve yaşadığı anı düşünürmüş. Sevgiden bir bulut bekleme, o artık bir serap; kimi isterse ona görünür...''
Sessizce oturur yüreğim efkam'ına
kapanmaz bir ufuktur bu saatler gözümde.
İki damla yaş tutunmuş
açılan yaradır deyip, böyle kalışıma.
Bir kaçak gibi sokul, gel sende
her yeri ıslak nemli gözlerim;
Hiç bir şeye uzak durmadım ki ben
Bu günlerden ayrı kaldığım yalan.
Dinle, bu kalbim yıkıklar şehrinde
Her enkazın altında beni ararsın.
Aşka yalan olur döndüğün taraf
Sen, serin bu göğün yapraklarına sızmış
rüzgarın dilinde geçen saatler gibi huzur.
Derdime ağlayan kalbinde göğün,
zehrimle kanayan sağınaklarında;
sen, üşüdüğüm vaktin ıslak halisin.
İki ateş birbirine sokulamaz mı?
Akamaz mı iki ten ayrı nehirde.
Yıldızlar sönse karartsa geceyi
Mum ışığında kalan âşık olmaz mı?
Can cana harab olup kalsa zikir!
Susmaktır, boyun bükmek şartına
Küsuratlı hesaplara elenmektir.
Kırılmaktır, kalbini taş sansan da
Bilirsin ki
Bir daha asla sarılmamaktır
İnandığın her ne olursa.
Ne kadar büyütmüş her şeyi gözler
Sanki Cennet’in Babil’i yerde
Geceyi indirmiş gelmiş melekler
Bir kuşa çevirip uçurur bizi.
Her hayali birden kalbinde yaşamak
Vuran cana ıslak bir hazsın,
savrulan tül gibi ince bir düş.
Taze bir çiçek gibisin okşasam!
Akdeniz kadar durudur tenin,
saklıdır içine, Vezüv patlayacak!
Kor ateşleri tutarsın, kimin için?
Yinede, danışsam toz tutmuş kitabıma;
kim ağlamış, kim aldatmış, eski hesaplara.
Şu kanayan yaraların, nice hecesi var!
Çok görmüş sayfalarımda.
Kimi kopmuş düşecek kadar eski,
kimi şerefsizliğe önden yazılmış.
Bir bakış çatılan yüzüne düşer sevdanın
Bozulur gözü bulutlu yüreğinde anlarsın.
Uğramaz kelebektir o narin bir kanatlı
Sevgiden nasipsiz mezarlara konmaz mı?
Bir bakış bırakılsa acıyan şu gözümden
Kurtuluş bulur muyum sislerin ardı sıra
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!