Hangi tepeye çıkarsan çık, efendi! Hangi gözle bakarsan bak!
Senin; gözlerin de değişen nice hayalin var, bulut umarsız.
Yaşama geçtiği bu tevazu, sanma ki; senin için özeldir!
O'nun anlamı kuşattığı misak; ne seninle tekdir, ne senden de uzak.
Sıcacık avuçları gibi yumuşak, yeni doğan bir bebeğin sevgisi gibi ilk
Böyle doğar güneşi, bütün zamanlarda şımarık yüzüne dünyanın.
yalnız; kendimle başlayan ve sönmekte olan aydınlığın
altında garip, bütün ihtişamını kaybetmiş şu yeryüzüne
bakışım konu olacaksa! gölgelere laf ettirmem, bilesin!
hani, tamda yeri gelmişken; usulca sokulan şu karanlık
bir inciye kapanmış istiridye gibi o kadar ıssız ve yavandır!
ben... kendimle başladım. nerede, kiminle biterim ve nasıl?
Şimdi varım size, var gibi görünürüm
Satırlarım, belki bu bir kaç dize
Varmışım gibi gösterir beni, beni size
Oysa ben zaten evveldir yokum.
Çoktandır yokum...
Yokum...
Yazma bırak, kalemi elinden. Eğme hiç boşuna, eğme!
Değmeyecek satırları, kâğıdı, değersiz mürekkebinle ezme!
Zihnine oturan o boşluğa zifiri karanlığın yeterde;
Senin zamanın çok anlaşılan, yararsızlığa kendini adarsın.
Sürme elini, çek! Zahmet edersin.
Kir ve pas kokarcasına, ehlindir acıtmaya düşleri
Henüz geldi aklım başa farkındayım eksikliğinin
Senin için ikram edeceğim bütün nesirlerin lirizmini.
Adamak var yere göğe dadalı en bakir cümleden
Neslimi hakir bırakıp nefese henüz uğramamış
Gönül makamlarının en hasına yazılmamış notadan
Adamak var sana sevgilim, adanmak affınca.
Yakın bütün umutlarımı şimdi;
Ya, ateştir çaresiz cevrim de dolanan
Ya, mutlu bir haberdir o içe akacak
Beklenen;
Belki candır, belki canı da alacak.
O kadar yakın tene bu zulüm
Kırk yıllık kahvenin hatırına yutulacaktı kelimeler
Üç günlük aşka rezerv edildi sonsuz bir hüzün.
Demirciler fazladan çalışacaktı sipariş ettiğim kalbe!
Acının işlemediği bir yürek dövülecekti.
Kim soracak bu canı, bu canda kalan hatrı
İçimdeki tufan, içimdeki can, içimdeki çekilen kanı!
Ben mi dedim sanki göklere; içi boş bulutları kim saçmış!
Kurugan yürekli bir dünya odunun, kahrına nazar oldum.
Bakışı fizanda, aklı sünger kadar olmayalı, yüreğide boş
Bu edip hallerine dizeler yuha da, argonun içinde doğdum.
Tekmili verilse; ayyuka dizilmiş bu cenapların, alayı boş
Ve orada;
uzak, salt bir izin soğuk karları üzerinde
derin bir kışın öksüz ruhunu öylece tutuyorsun.
Biliyorum ki bu sıkıntı ile içe vuran hiç bir düşünce
hiç bir mahal ve göğün tılsımlı nefesine yâd olmuş
bir donarca; sökerce her şeyi yerinden
Bazen insan boşluğa atar adımını
Canı yansın ister acımaz hiç kendine.
Öyle zamanlar yaşar ki nefes almayı reddeder
Küser hayata barışmaz, ne kendisi nede sevdiğiyle.
Susar! Konuşmaz, kalbi küskündür kendini istemez
Öyle zamanlar vardır ki gözleri bir mezar taşı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!