Haberdardı artık
kedi mırıltıları
Allah nidaları
Bir his doğdu içine birden:
Bu dünya bir konak
Sahibi, beni ne zaman yollayacak?
Şaşırıyorsun kardeşim
Niye işaret parmağı havada bu adamın
Merak ediyorsun
Kaseyi tutarken üstelik
Bilmem orasını kardeşim
Fakat düzelteyim:
Bir adım kala sonsuzluğa
Ayak sesleri geliyor dört bir yandan
Göğe uzanmak yerine
Çamura saplanıyorlar
Ellerinde sarı bir parıltı
Yüzlerinde pis bir gülümseme
Işıklar ve perdeler kapandı
Dolunay yukarıda, evler sessiz
Sefalet kendi sessizliğine doğru bağırıyor
Diğer sesleri bastıran bir sessizlik
Nasıl da gülümsüyor çimenler
Kara bulutların heyecanıyla parlıyor
Nefeslenmiş toprağın kokusunu yayıyorlar
Huzurlu bir gün neredeyse
İçlerini ısıtacak kahvaltıyı bekliyorlar
Ertesi gün...
Sanki sen nefes alıyorsun benim kalbim atıyor
Sanki sen üzülüyorsun benim canım yanıyor
Sanki sen seviniyorsun benim yüzüm gülüyor
Sanki değil, belki hakikat
Sanki söylediklerin mazimde yol almış
Yeşermiş can, görünmüş suret-i insan
Ey zahirde insan, hatırla; unutmuşsan
Öyle çehreler ki
Özde yokluk, gözlerde buhran.
Sonraları görülür
Ecnebi bellemişler onu
Neymiş efendim
Türkçe görmüyormuş rüyalarını
Fakat unutulmuş
İki eli açık ve
Başı yerlerdeyken
"Kaç nefes almışsındır bugün?" diye sordu
Ya kaçı vermeye değerdi?
Topraklar ordusuna Bir Su
Tanınmaya değmez miydi
Henüz toprak değilken,
Topraklar ordusundayken?
Duy, duy benliğim; sana sesleneceğim
Kendimi bir ben, bir ben dinleyeceğim
Konuşmakmış azizim, neyime yarar
Susuşumu bir ben, bir ben göreceğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!