Azabı mukaddes ki helva gibidir yenir bizde
her kahra lütuf, her mihnete zevk denir bizde
Almuti
Yolcu yolun kendisidir
Yolda olan yolu bilmez
Geride kalan kendisidir
İleri gider geriyi bilmez
Gören nurun kendisidir
Dostlar yoksa siz hiç yorulmaz mıydınız?
Zaman yıpratmadı mı, yormadı mı sizi de?
Düşman ile güç buldu, kuvvet buldu bünyemiz
Dost elinden bir yorgunluk buyurmaz mıydınız?
Perdede bir gölge hayat, adına alem demişiz
Alemde her ne varsa, sanki gerçek bilmişiz
Zamanın olmadığı yerde biz ezelden gelmişiz!
Nakşetmiş Nakkaş alemi bir desen, bir desen.
Dil anlatamaz ki görüleni, akıl nasıl inansın
İkilik mutsuzluk, ikilik cehennem
Cennette olur mu ben diyen adem
Bilirsen benliğinden ben diyen beni
O zaman görüp, yaşarsın cenneti
Bir damla düşmeye görsün arşın suyundan
Bulaşan bir şey ki padişahın huyundan
Dert eder mi kendine, derdi dertlenip
Çıkmış olan kendi hay’ından huy’undan
Ne toprağa bakar, ne de önemi var suyun
Ey Herşeyi Issı
Firavunu her yöne tıs’latıyorsun
Kendine güveneni fıs’latıyorsun
Sevdiğini yağmurunla ıs’latıyorsun
Tefinin önünde oynayan harap
Sanmaki bu feryad sana değil
Gayrı varmı ki feryad edeyim
Fer seni yad etmede her an bil
Duyduğun senden sana sitem değil
Almuti
Yeryüzünde açan gökyüzü çiçeği merhaba
Ey sevginin dili, aşkın kokusu merhaba
İkimizin an’da var olduğu o birlikteliğe
Ve bir daha hiç görünmeyen o ana merhaba
Güneşin rengidir yaprakların, toprak ve suyun özü
Herkes beni ben biliyor
Ben ki şimdi ben değilim
Her kim beni bende gördü
Ben o benin benliğinde bendeyim
Almuti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!