Ne cehennemden korkmuş, ne de cennet ummuşum
Ezelde uykuya dalmış, burda kendimi bulmuşum
Renkten renge dolaşıp renksizliği ararken
Meğer ben, kendi kendimin kanadını yolmuşum
Ezelde bilirdim herşeyi, ama burda unutmuşum
Dış içe tabi olmuş
İç dışın dışı imiş,
Aynılıkta secde eden
Dış, için içi imiş
Almuti
Tam onu buldum derken
Iki yay arası yaktı beni
Ulaşmaya ramak varken
Iki yay arası yıktı beni
Anladım ki aşık görmez
Görebilirsen suyu,
Saf haliyle inerken,
Ya da çıkarken...
Karışmadan toprağa,
Bürünmeden,
Tat denilen hale...
İsim sensin, sıfat sen, fiil de sen
Zahir-suret senin, can da sen
Alem-dünya senin, ahiret de sen
Gece-gündüz herşeyde sen, herşey sen.
Söyleyen sensin, işiten, duyan sen
Çok şeyler duyacaksın dinleyebilirsen kendini
Fırsat bu fırsat ha gayret, yıkacaksın bendini.
Aşk diye sarılmışsa bedenin hevasına
Calut aklı esir almışsa, Talut neylesin
Okunan kitap inmezse boğazın aşağısına
Aşık denilen düşerse ateşe, Marut neylesin
Harf canlanmaz, mürekkep kurumuşsa satırda
Sen ateşle oynama bırak herşey güzel
Neye yönelirsen böyle bir kıvılcım çakar
Bir zerre ki izinsiz oynarsa yerinden
Kainatta taş üstünde taş kalır sanma
Bu alemde sırrı görmenin adı müşahede
Benim kime söylediğimi, kimse bilmez O biliyor
Kim neyi isterse istesin, dilek O’nun O diliyor
O odanın içinde, oda odanın içinde
O onu arıyor, oda odanın içinde
O onun içinde, oda onun içinde
Odada oturan odayı arıyor oda içinde
Almuti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!