sevgiye gebe kalıp
seni doğuramadıklarımın
sancılarıdır
şimdilerde
duyumsadığım acılar
saç..tım saçılanları
döküm döküm dökülesiler
günyüzünün karanlığına
dizim dizim dizilesiler
göz açık
zaman geçtikçe yazacak, paylaşacak pek bir şey de kalmıyor değil mi. hele aralarda heep uzaklıklar varsa..
gözden ırak olan misali. kimbilir onca gündür, aydır, mevsimdir, yıldır ne yaparsıın, ne edersinn.
yaşlanmaktan başkaca da kayda değer bir şey yok gibi sanki hayat denen dipli kuyuda. belki biraz da akıllarda kalan kırık dökük anılar bir süre daha. beraberimizde taşıdığımız, bir başına yaşadığımız anların dirseklerimizi yasladığımız örtülere sinen kokular.
aklımızın kalması gerektiği, ayaklarımızın götürebildiği yerlerle sınırlı sınırlarımız. gecelerin sessiz yalnızlığına doğan sabahların çöl terkisi. oysa, o kadar çok insanımız var ki; kimi yana döne etekleri tutuşan, pür telaş, ipince upuzun dumanında treni kaçırmamak için paçalarımıza yapışan; kimi olabildiğince dingin ve umarsız, deniz kıyısına terk edilmiş şezlong misali, varlığımızdan hoşnut ama bir o kadar da kayıtsız.
yıllar geçtikçe
beden - ruh bir diğerine ayak uyduramıyor
kah ruh koşuyor, beden tökezliyor
kah beden coşuyor, ruh haline bürünüyor
vaktin nakti
yaşanmış, yaşanan, yaşanacakların
doğ kadarıyla gelip
göz aydınlığına bağlandık
umudumuz oldu giyindik aklandık
beşere şaş’tık düştük kirlendik saklandık
öl kadarıyla gidip toprak rengi uykuya çağlandık
çocukken
yumuşak karnında gezinmeyi düşlediğim
yaşam köşeleri
nasıl da sivri imiş
öz varlığıma tutunduğum dallar ellerimi
bana tutunup da gidenler canımı
kaçışların değil insanlığın ortak dili satırlarında hayat bulan cümlelerin; kalemini sıkı kavrıyorsun çünkü belinden.
konuşkansın aslında suskun kalmalarının ötesinde, konuşmak istediğin nadir anlarında; suskunsun aslında anlatmak istemediğin binlerce sözcüğünün ardında.
hep var çevrende birileri sevsen de, sevmesen de; sever gibisin sevmediklerini, sevdiklerineyse mahcubunla karışık ilgili-ilgisiz; arayıp da bulmak istemez, bulmak ister de aramazcasına hayallerini,gerçeklerini; ne seni, ne beni, ne kimse? leri.
var oluş yok oluş
gelenler gidenler
tarihi yaratan insanı
yaratan tarih
iyi kötü güzel çirkin
muşamba giydirilmiş kırık kiremitli
çatısı
şemsiye olmuş başına
kuru iki ağaç dalına tutturulmuş paslı teneke sundurma
meşeden bozma derme çatma kapıya
siper
cebinde sevdalarının saklısında
rüyalarına yatacak
güneş kokusuna uyanacak
her gün her gece
ellerin hissedemeden
kalbin duyumsayamadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!