Yağızı, dorusu, kırı, kulası
Topukta sekisi, alnı alası
Savrulur koşarken, yelde yelesi
Koşuma girmezler, yılkı atları
Hep beraber yaşar, kısrağı, tayı
YİRMİ BİRİNCİ ASIR
Varlık, yokluk ve ölüm, hepsi anlık mesele
İyiliğe iyilik, rutin bir mukabele
Her adımı atarken, çekelim biz besmele
Gün değil, anın bile, olmayacak ertesi
Gidiyorum dura dura
Yol bulurum sora sora
Boydan bile kısaldık biz
Sazım oldu artık cura
İstikamet aynı diye, sanma ki hedefler birdir
Bazısına para amaç, bazısına elde kirdir
Çaylak olan yolda yiter, hedefi bulanlar pirdir
Her ilaç, sanma ki devâ, kimisinede zehirdir
Yol kimine başlangıçtır, kimisine olur âhir
YOL BULALIM
Derde derman, vermiş Rabbim
Arayıpta, em bulalım
Kaf dağının, arkasına
Gitmek için, yol bulalım
Hem götürür, hem getirir
Gelene hasret bitirir
Giden, bakar arkasına
Kalan, sevdiğin yitirir
Erken kalkan, yol yürümüş menzile
Biz yeni başladık, kaldık geride
Felek bize yanaşmıyor tenzile
Biz yeni başladık, kaldık geride
Bitti bütün gaile, geldik ömrün sonuna
Koydular bir tabuta, girdiler dört koluna
Koştururlar kabire, belli işin acele
Allah(cc) versin kolaylık, bu bîçâre kuluna
İlk imtihan kabirde, soracak münker, nekir
YOL YORDAM BİLENE
Kimler gelmiş, kimler geçmiş dünyadan
Kimi bu dünyayı, batırır gider
Rızkının peşinde, koşar kimisi
Kimi gölgelikte, oturur gider
'' Sayvantın altında akşam güneşinin batışını izleyen yaşlı yörük, su yolundan birkaç keçi ile gelen torununu görünce eski günleri hatırlar ve dertlenir''
Sürüm vardı, göremezdim sonunu
Yolda gördüm, beş keçiyle torunu
Bineğim yok, yaya geldim yolumu
Yağız atım, doru tayım, kır kısrağım nerede
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!