İhanetimi tadan dakikalarım,
Döner ve gün gelir sorar mı hesap?
Zamanı bir tek ben mi hırpalarım?
Düşünce kıvrımında beynim bitap!
Harabe kentlerde üzgün nazarım,
Karanlığı yırtmıştı uzun ağaçlar
Sessizce ve tane tane düşerken kar
Buzdan konfetiler altında dünya
Ağartmıştı türlü rengini
Bir kar düştü apartman dibindeki çamurlu suya
Beraber yaşıyoruz hayat parçalarını;
Bir an sevindiysek eğer, diğer anı derbeder,
Birlikte yükselteceğiz sevgi taraçalarını:
Kamboç’un, pirinç için, zahmetine eşdeğer…
Biz cilalayacağız, hayat sırçalarını…
Sükutu beni kendime getiren geceler,
Sabrını deli gönlüme estiren geceler,
Siyahın içinde hep tazelik barındıran
Beni huzur kısrağına bindiren geceler….
Geceler, derdimi siz bileceksiniz yalnız
Artık, daha eskiyim kendimden!
Bu satırları yazan ellerin
Daha dertli olduğunu benden
Biliyor musun, hala o kederin
Sızısını yudumlar bu beden
Yer, yağmura aşık
Saf su birikintisi
Ve an, sönen kabarcık
Doğmadan ikincisi
Pervasız ve sıradan
Ey Samiri!
Böğürmeyecek buzağın…
Ve sen düşeceksin,
Tepetaklak içine
Rab için kurduğun tuzağın…
Ramazan’ın ilk gecesi
.................................Sükut eğirir soğuk,
Tüm şehri saran inilti,
.................................Hıçkırık kadar boğuk
Kanı kaldırımda kalan
................................Çığlık çığlık bir çocuk,
Hayalin dolanmış kuşların kanadına
Deniz gözlerinden almış haram mavisini
Kararsızlığın hükmü gerilmiş feryadına
Sen gelince kuşlar sever kafesini
Görmeseydi gözlerim dolmasaydı kalbim
Bir sabah bir sala duyacak dostlarım
Kalplerinde bir sızı hissedecekler
O sabah morgda bembeyaz sabahlarım
Artık etimden beslenecek çiçekler
Bitecek dünyanın sayılı günleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!